Bayburt Tarihi

Yayınlama: 29.09.2016
A+
A-
Yapımcı - Yönetmen

İleri bir tarihte çekimlerini planladığımız Bayburt Belgesel-Tanıtım Film çalışmaları dolayısı ile birçok bilgiye ulaşmak durumundayız. Zira ayakları yere basan doğru bilgiler edinelim ki ülkemiz ve Bayburt Tarihini gelecek nesillere sağlam temeller üzerine kurgulu bilgilerle bırakalım.

Benim belgesel formatım, en eski tarihten günümüze gelip, bu günü doğru tarihi bilgiler ışığında irdelemektir. Bu amaçla Bayburt’un en eski tarihi, yerleşimi, coğrafyası, jeolojik ve jeopolitik konumu, kültürü, doğal kaynakları vb. unsurları, hangi aşamalardan geçip bu günlere dek gelebilmiş, anlayabilelim.

Araştırmalarım sonucu aşağıdaki metni kaynak göstererek sizlerle paylaşıyorum:

Mısır, Mezopotamya ve Anadolu Medeniyetlerinin insanlık tarihindeki önemi malumumuz. Mısır ve Mezopotamya araştırmacılar tarafından hep ön planda tutulduğu halde, nedense Anadolu hak ettiği araştırma ve incelemelerden payını alamamıştır. Oysa insanlık tarihiyle birlikte başlayan Anadolu yerleşimleri, belki de Mısır ve Mezopotamya’dan daha eski olabilir.

Anadolu’da yapılan araştırmalar ise genellikle Batı ve Orta Anadolu olarak incelenmiş, diğer bölgelere pek özen gösterilmemiştir. Orta Anadolu’da 20.000’i aşkın Hitit yazılı kaynağına rastlanmış; Batı Anadolu’da ise daha önceki medeniyetlerden etkilenen Grek Kolonileri ön plana çıkarılmıştır. Oysa Anadolu’nun Kuzey Batı kesiminin Paleolitik Çağa kadar uzandığı tüm tarihçilerin belgelediği bir gerçektir.

Bu yazıya konu Bayburt, tarih öncesi çağlardan Urartu Devleti’nin yıkılışına kadar geçen tarihsel süreçte bir çok kavime ve medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Ayrıca Çoruh Nehri’nin yukarı havzası araştırıldığında tarih öncesi çağları bulmak mümkündür.

İnsanoğlu genellikle suyolları üzerinde ve çevresinde yerleşmiş, buralarda izler bırakmıştır. Bu gün de olduğu gibi, yerleşim yerleri tarım alanları, akarsular ve bunların meydana getirdiği geçitler ve yollar çevresinde oluşmaktadır. Öyleyse Bayburt’u araştırırken, olmazsa olmazı Çoruh Nehri ve kollarının tarihsel evrimini incelemek gerekir. Ki antik kayıtlarda bile bu bilgilere ulaşmak olasıdır.

Doğu Karadeniz coğrafi bölgemizde bulunan Bayburt’u, tarihi incelerken Kuzeydoğu Anadolu yerleşimleri içerisinde araştırmak en doğru yöntemdir.

Bu güne dek nedense Çoruh Havzasının Paleolitik Çağı’na ait araştırma hemen hemen yok gibidir. Oysa havzanın insan yerleşimine son derece elverişli olması ve özellikle Kalkolitik Çağın sonu ve Tunç Çağının başlangıcında yoğun yerleşim gördüğü kanıtlanmıştır. Bu da gösteriyor ki bu yerleşmeler esasen Paleolitik Çağda başlamıştır.

Bölgede bulunan genellikle çakmak taşlarının yontulmasıyla oluşturulmuş baltalar, kesiciler, deliciler ve kazıyıcılar gibi maddi kültür unsurları bizi Paleolitik Çağa ( Eski Taş Devri )  götürmektedir. Bayburt’ta en eski buluntular Çoruh Nehri kollarından Gez Deresi vadisinde keşfedilen bir yerleşim alanından elde edilmiştir. Obsidyen ve bazalttan yapılmış buluntular, Alt ve Orta Paleolitik Çağ’a aittir.

İnsanlığın aleti keşfi ve onu biçimlendirmesi ile başlayan; ayrıca tarıma geçişini gösteren Mezolitik ( epipaleolitik ) Çağa ait buluntular, bu gün Killiğin Mağarası denen kayalık alanda elde edilmiştir. Mağara ağzında bazalttan mikrolitler dışında, alet niteliği bulunmayan bazı parçalara rastlanmıştır.

İnsanlık tarihinin en önemli aşamalarından biri de Mezolitik Çağa son veren Neolitik Çağdır. Neolitik Çağı takip eden Kalkolitik çağda daha köklü değişim ve gelişim gösteren insanlık yine de bir önceki çağa ait cilalı taş baltaları, obsidyen aletleri, kemik ve pişmiş topraktan elde ettiği aletleri kullanmaya devam etmiştir.

bayburt-tarihiBayburt’un Geç Kalkolitik Çağa ait yerleşimleri bu gün artık belgelenmiştir. Burası, Geç Kalkolitik Çağ ile Tunç Çağı boyunca devam eden, daha çok keramikleri ile dikkati çeken Karaz Kültürünün en eski yerleşimidir. Erzurum ve yöresinde yapılan kazılar sonucunda, Bayburt’un Geç Kalkolitik Çağa ait verileri saptanmıştır. Bu dönemde elle yapılmış siyah renkli keramiklere rastlanmakla birlikte, tek renkli keramik kabartmaları da dikkate değerdir. Demirözü İlçesi sınırları içerisindeki Gundulak Tepe, bu döneme ait buluntular taşımaktadır. Ki, M.Ö. 5. binden, M.Ö. 4.bin sonları olarak tarihlendirilmiştir. Höyükten alınan obsidyen aletler bu dönemin özelliklerini taşımakla birlikte, Geç Neolitik- Erken Kalkolitik Çağı işaretlemektedir. Bu aletler genellikle düzeltilmiş ok uçları, yuvarlak kazıyıcılar, rötuşlanmış burun kazıyıcılar ve değişik türde dilgilerdir.

………………………………………………………………………………………………….

Tunç Çağı ile birlikte Kalkolitik Çağ kapanmış, artık bakırın yerini Tunç eşyalar almaya başlamıştır. Madenlerin keşfi, dine ve askeri güce dayalı sistemler oluşturmuş ve ticaret denen olgu insan yaşamına girmiştir. Deniz ticaretinin artması buralarda yeni yerleşimler meydana getirmiş; ulaşım güzergahları üzerinde ise kervan yolları, geçitler, vadiler gibi doğal oluşumlarda da yeni yeni yerleşimler meydana gelmiştir.

M.Ö. 3250/ 1750 yılları arasında bölgede Karaz ( Hurri ) Kültürü hakimdir. Dönem Tunç Çağıdır. Yukarı Çoruh Havzasında bu dönemin en iyi kanıtı, Bayburt’a 33 km. ve Demirözü’ne 5 km. uzaklıktaki Büyüktepe Höyüğü’dür. Burada Sagona, üç dönem yürüttüğü kazılarda şu sonuca varır: M.Ö. 2. Bin yıldan Demir Çağına, Roma Döneminden Geç Helenistik’e kadar Büyüktepe yoğun yerleşim görmüştür. Aynı bölgede Demirözü’ne 22 km. uzaklıktaki Çimentepe Höyüğü ve 7. Km uzaklıktaki Bayrampaşa Köyü’ndeki Karaçayır yerleşim alanlarında M.Ö. 3. Binyıl Erken Trans Kafkasya kültürleri ve Tunç Çağı keramiklerine rastlanmıştır.

Bayburt ve çevresi Karaz Kültürü ile ortak özellikler taşıyan değişik kültürlere de ev sahipliği yapmıştır. Bunlar: Pulur ( Gökçedere ), Hindi ( Söğütlü ), Haşiye ( Aksaçlı ), Siptoros ( Tepecik ) ve İvceklerin Tepesi olarak adlandırılan yerleşimlerdir. Bunların bir kısmı tamamen yok olmuş, bir kısmı da kısmen mevcuttur. Ancak Bayburt gezilerimiz sırasında  bir çok Tümülüs dikkatimizi çekmiştir. Ve buralarda yapılacak kazılar sonucunda inancım odur ki yeni bir çok bilgiye ulaşılacaktır.

M.Ö. 2. Binin ortalarında yazıyı keşfedip bölgeyi tarihlendirenler Haşayalılar’dır. Haşayalılar kendilerinden önceki Karaz Kültürü ve taşıyıcıları Hurriler hakkında da tarihi aydınlatmaları bakımından önem arz ederler. Hurrilerin devamı kabulü gören bu savaşçı topluluk, M.Ö. 13. yy. kuzeydoğu Anadolu’suna hakim Asya kökenli bir toplumdur. Batı komşuları Gaşkalar ile Hitit Krallığına çok sıkıntılı dönemler geçirten Hayaşa Krallığı yerleştikleri toprakların jeomorfolojik yapısını iyi kullanmışlardır. Yüz elli yılı aşkın hakimiyetleri Rize’den Giresun’a kadar sahil şeridinin iç kesimleri ile Erzurum- Erzincan- Bayburt arasında sürmüştür. Yani Çoruh- Kelkit Vadisinin sınırladığı alanları yurt edinmişlerdir.

M.Ö. 2.binde hakimiyetlerini kaybeden Hayaşalıların yerini M.Ö. 1. binde artık Asurlular alırlar. Artık bölgede Feodal Beylikler, Uruatri- Nairi Konfederasyonları Dönemi başlamıştır. Biz bu dönemin adına: “Urartu’nun Proto Tarihi” diyoruz.

Urartu Krallığı dönemi, ekonomik zenginlikler ve stratejik önemi dolayısı ile bir çok sefere uğramıştır. Diauehi Ülkesi denen bu bölge Çoruh Nehri Havzasının bulunduğu bu günkü yerleşim yeridir. Bahsi geçen yoğun seferler yağma ve talan amaçlı değil, yerleşim amaçlıdır ki bu gün burada bulunan kaleler bunun birer kanıtıdır. Bayburt Kalesi bunun yegane örneklerinden biridir. Kitre, Sarıhan, Kapılı, Bayrampaşa ve Hart ( Aydıntepe )  Kaleleri bölge yerleşimleri hakkında bize bilgi vermektedir.

M.Ö. 585’te Med saldırıları sonucu tarih sahnesinden silindiği kabul edilen Urartu Devleti hakkında son bilgiyi Babil Kroniğinden alıyoruz. M.Ö. 401/400 tarihlerinden bölgeden geçen Ksenophon, artık burada bir Urartu ve Diauehi varlığından hiç söz etmez.

Bayburt tarih öncesi çağlarda özellikle de Geç Kalkolitik ve İlk Tunç Çağı boyunca varlığını sürdüren Karaz Kültüründen çok etkilenmiştir. Yazılı tarihten sonra ise sırası ile Hayaşa, Diauehi ve Urartu hakimiyetleri altında kalmıştır. Zira tarihi ve arkeolojik kazılar, buranın yoğun iskan gördüğünün kanıtları ile doludur.

…………………………………………………………………….

İşte Bayburt’u araştırırken edindiğimiz bilgilerin kısa bir özeti sizlere. Araştırmalarımızda birçok yabancı kaynak, isim, dönem mevcut. Ancak siz okurları bu detaylarla sıkmamak adına sıka sıka bu kadara indirebildim. Katlanıp okuma zahmetini gösterebildiyseniz ne mutlu bana. Ben Bayburt’u araştırmaya devam edeceğim… Ve tabii sizlerle paylaşmaya….Hoşça, dostçakalın…

Kaynak: Sagona’nın bölgedeki kazı raporları; İ.K.Kökten’in tarih araştırmaları vb.)

Yazarın Son Yazıları
29.09.2023
07.05.2013
Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.