Cumhuriyet ve Bayburt

Yayınlama: 30.10.2014
A+
A-

Cumhuriyetimizin 91. Yılını kutladığımız ve geleceğe devletimiz için daha güven ve gururla baktığımız bugünleri yaşamaktan kıvanç duyduğumu belirterek sözlerime başlamak istiyorum.

Ben, Bayburt insanı için Cumhuriyet’in öneminden; Bağımsızlığa ve Cumhuriyete vatanımızın kavuşması için ülkemizin bu şirin toprak parçasının ve halkının neler yaptığından ve cumhuriyete ve vatana sahip çıkmak için bize ders olacak özelliklerinden bahsedeceğim.

Öncelikle belirtmek gerekir ki, Bayburt Kurtuluş Savaşından önce iki kez Rus işgaline uğrayarak ( 1828-29 Osmanlı- Rus Savaşı ve I. Dünya Savaşında 1916 -1918 yılları arasında işgal altında kalarak) vatan kavramını ve bağımsız yaşamanın ne demek olduğunu bilen insanların yurdudur. Türkler tarafından Anadolu’da ilk fethedilen yerler arasında olan Bayburt binyıllık Türk yurdudur, bu toprak parçasının vatanlaşmasını sağlayan ecdadın torunları sınır beldesi olması nedeniyle düşmana karşı her zaman vatanın savunulmasında üstüne düşen vazifeyi fazlası ile gerçekleştirmiştir.

Şu da bir gerçektir ki Osmanlı-Rus savaşlarında 1828-1829’da işgale uğrayan Bayburt yakılıp, yıkılmış kendini toparladı derken I. Dünya savaşı içerisinde 1916’da tekrar işgale uğramış, yaklaşık iki sene yağmalanmış, tekrar harap hale gelmiştir. Hatta bu Rus işgalleri sırasında Ruslar ve Ermenilerden çok zulüm gören Bayburt halkı evini, köyünü terk etmek zorunda kalmıştır.

Bayburt düşman işgalinden ve Ermeni zulmünden kurtulduğu tarih olan 21 Şubat 1918’den sonra geriye göçlerle memleketini terk eden Bayburtluların dönmelerine başladığı zaman diliminde Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşları Anadolu’da kurtuluş savaşının meşalesini yakmak üzereydiler.

Bu durumda Bayburt insanı Türk Bağımsızlık Savaşında başından itibaren Mustafa Kemal Paşa’nın yanında ve destekçisi olmuştur.

Şöyle ki, Bayburt işgalden kurtulunca yurduna dönen Bayburt Müftüsü Fahrettin Efendi Milli mücadelenin lideri Mustafa Kemal Paşa’ya Bağımsızlık Savaşını başlatan Amasya Genelgesini yayınladıktan sonra Sivas’a giderken Bayburt’tan çektiği bir telgrafta Bayburt halkının Mustafa Kemal’e bağlılık ve işbirliği dileğini belirtmiş, Mustafa Kemal de bundan gurur duyacağını belirtmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında ve Kurtuluş Savaşında çok önemli yeri olan Erzurum Kongresine Bayburt’tan iki delege katılmıştır. Kurtuluş Savaşımızın parolasının belirlendiği bu kongrede Bayburt halkı da temsilcileriyle yer alarak vatan savunmasında önemli bir rol oynamıştır. Bu kişiler Alemdarzade Mehmet Tevfik ve Abdullahağazade Zahit Beylerdir. Alemdarzade Mehmet Tevfik ve Abdullahağazade Zahit Beylerin bu kongredeki kararların alınmasında katkısı olmuştur.

Bir diğer önemli destek ise İstanbul Hükümeti Ankara’da 1920’de B.M.M.’ni açan Mustafa Kemal’i vatan haini ilan etmiş Şeyhülislamdan aldığı fetva ile Mustafa Kemal’in öldürülmesinin farz olduğunu bütün yurda ilan etmiştir. Bu sırada Ankara Müftüsü Rıfat Börekçinin hazırladığı ve 153 Müftünün de katıldığı karşı fetvada Müftülerin arasında Bayburt Müftüsü Muhammet Fahrettin Efendi de bulunmaktadır.

Ayrıca Doğu Cephesinde Ermenilere karşı zaferin kazanılmasında Bayburt insanı da yer almıştır ve Sakarya gibi önemli bir savaşımızda Bayburt insanı elinden gelen yardımı göstermiştir. Tekâlif-i Milliye Emirleri yayınlandığında Müftü ve Kaymakamın önderliğinde Bayburt halkı Sakarya’ya hem cephane hem de asker göndermiştir.

Görüldüğü gibi Bağımsızlık Savaşının kazanılmasında Bayburt halkı üzerine düşen görevi sıkıntılar içerisinde olmasına rağmen layıkıyla yapmış Mustafa Kemal’e ve yeni devletimize desteğini göstermiştir.

Bağımsızlık savaşının kazanılmasında bütün ülke insanımız gibi Bayburt halkı da büyük emek ve katkı sağlamış bunun gururunu paylaşmıştır.

Cumhuriyetin ilan edildiği zaman tüm yurtta olduğu gibi Bayburt’ta da törenler yapılmış, halk coşkuyla Cumhuriyeti kutlamıştır.

Cumhuriyet kutlamalarında Bayburt halkının ne kadar aydın düşünceye sahip olduğunu ve vatan, bağımsızlık, cumhuriyet kavramlarına gönülden sahip çıktığını gösteren bir örnek vermek istiyorum.

Bu kutlamalar sırasında Bayburt Kaymakamı Hüsnü Çakır Bey, Erzurum kongresine katılan Bayburt delegesi Alemdarzade Mehmet Tevfik Beyler halka hitaben önemli konuşmalar yapmışlardır. Burada Erzurum Kongresine katılan Mehmet Tevfik Bey’in konuşması Cumhuriyetin Bayburtlular için ne anlam ifade ettiğini göstermektedir;

“..… Bu Bayburtlular için ve millet için şerefli ve anlamlı bir uyanıklığın işaretidir. Bu netice bir Cumhuriyetin doğuşudur. Bugün Türk Milletinin kendi kaderini tayin ve egemenliğini artık kendisinin kullanacağını ilan ettiği gündür. Bugünün şafağından bütün yurt sathına inen Cumhuriyeti, millet vicdanından yükselen sesle kutsallığına inanarak kutlayalım.”

Bu sözler Bayburt insanının Cumhuriyetin ne anlama geldiğini ve nasıl bir yönetim anlayışını getirdiğini fazlasıyla bilen insanlar olduğunu göstermektedir.

Burada çarpıcı bir örnek daha vermek istiyorum, Cumhuriyetin kutlandığı o gün önemli bir gelişme daha yaşanmıştır. Belediye Başkanı Kamil Alp bu özel günü edebileştirmek için yaptığı konuşmada şunları belirtmiştir:

“… Sizlerden bir ricada bulunacağım. Cumhuriyetimizin adını sonsuza kadar ilan edecek öyle güzel eserler yapalım ki onlara baktıkça ve onlardan gelecek sesi duydukça, Cumhuriyetimizin sonsuza kadar var olacağına inanarak dünyanın uygar milletleri arasına katılmak hakkını bizlere bahşetmiş olsunlar. Bu eserler aynı zamanda ufkumuzu ve yüreklerimizi karartan Şeyh Eşref olayını Bayburt halkı olarak hiçbir zaman onaylamadığımızı ispat etsinler. Bu nedenle önerim şudur:

Şehrimizin ortasından geçen ana caddeye Cumhuriyet Caddesi adını verelim. Şehrin güneyinden kuzeyine doğru uzanan bu Cumhuriyet caddesinin şehir meydanına isabet eden yerinde cadde ile bütünleşecek ve şehrimize uygun düşecek görkemli bir başka eseri dikelim.

Uygun bulursanız bu eser geçmişten geleceğe uzanan zaman mefhumunun Cumhuriyetimizin ilan edildiği tarihte kararlaştırılarak sembolleştiğini gösteren bir Saat Kulesi olsun.”

Bu şekilde Cumhuriyet Caddesinin ve Saat Kulesinin hikâyeleri doğmuş ve aynı gün bu kararlar alınıp uygulamaya geçilmiştir.

Halkın da maddi yardımlarıyla Saat kulesinin yapımına başlanmış, 29 Ekim 1924’te Cumhuriyet bayramı ile birlikte hizmete açılmıştır.

Belirtmeliyim ki gençlerimize bu değerlerimizi Cumhuriyetin nasıl bir fazilet olduğunu bu örneklerle her zaman bıkmadan anlatmalıyız ki her gün önlerinden geçip de birçoğunun farkına varmadıkları Saat kulesinin anlamını bilsinler ve taşıdığı değere sahip çıksınlar.

Bu şekilde sözlerime son verirken Cumhuriyetimizin ilelebet yaşamasını diliyor, vatanımızın bağımsızlığı için cumhuriyetimizin kuruluşu için mücadele eden bütün şehit ve gazilerimizi saygıyla ve minnetle anıyorum….

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.