Ziya Hoca

Yayınlama: 13.12.2018
A+
A-

Uzun yıllar sonra ilk kez bir milli eğitim bakanı bir EĞİTİMCİ oldu. Ülke bayram yerine döndü.

Ne kadar ilginç değil mi?
Milli eğitim bakanının bir eğitimci olması toplumun her kesiminde büyük bir çoşku ile karşılandı.
Zaten olması gereken de bu değil miydi?
Ziya Hoca, Ziya Hoca olduğu için değil sadece ve sadece bir eğitimci olduğu için bu kadar çok ses getirdi.
Çok garip değil mi?
Milli Eğitim nelere hasret kalmış…

Tabi bugün görüyoruz ki Ziya Hoca hocalığıyla süreci yürütüyor. Görüşleriyle düşünceleriyle çalışma disiplini ve sistematiği ile öğretmenlere yeni ufuklar açtı.”Eğitim çocukları geleceğe değil şimdiye uyandırmaktır.” sözleri hala kulağımdadır.
2023 eğitim vizyonu pratikte öğretmenlerin işini daha da kolaylaştıracak kaliteyi artıracak nitelikler taşımaktadır. ”Kıyameti de koparacaktır.”

Yalnız ben öğretmenlerin yüksek lisans yapması konusunda Ziya Hoca ile aynı kanaatte değilim. Öğretmenlerin yüksek lisans yapması eğitim ve öğretimdeki bir takım eksikliklerin ego incitici dil kullanmadan dışa vurumu ve kabulüdür. Yüksek lisans PISA(Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) birincisi Japon eğitim sisteminin olmazsa olmazıdır. ”Milli Eğitim” başlıklı köşe yazımda çözümün Japon eğitim sistemini taklit etmek değil Japonların yaptığı gibi eğitimi millileştirmek olduğunu ifade etmiştim.

Ama kanatimce eksiklik akademik bilgi eksikliği değil öğretmen seçme ve yerleştirme eksikliğidir. Hatta ben problemin taa üniversitelere öğretmenlik alanları için öğrenci seçme uygulamalarında başladığını düşünüyorum. Öğretmenin elindeki malzeme malum insan. İnsan ruhdan, duygudan ve maddeden(beden) müteşekkildir. Bu saiklerden hareketle o zaman insanı eğitecek sistemin de öğretmenin de bu bileşenlere haiz olması gerekir. Mühendisin elindeki malzeme madde olduğu için mühendisin madde kanunlarının bilmesi kafi gelmektedir. Ama öğretmene maddenin kanunlarını bilmek yetmemektedir. Öğretmenin kişilik özellikleri, yetenekleri, iletişim becerileri vb. de çok önemlidir.

Öğretmenlik bölümüne girerken spor yüksek okullarına ve güzel sanatlar fakültelerine girerken yapılan yetenek sınavları gibi öğretmenlik fakültelerine girerken de  uygulama sınavları ve kişilik testleri uygulanmalıdır.Üniversite sınavlarından gerekli puanı almak yetmemelidir. Hatta üniversiteden mezun olunduktan sonra da bu uygulama ve yetenek sınavları tekrarlanmalı, ilk sınavla aradaki pozitif yönlü değişimde gerekli başarıyı sağlayanlar öğretmen olmalıdır. Eğer bugün KPSS ile atanmış öğretmenlerin eğitimleri yeterli görülmeyip düzenleme için yüksek lisanstan bahsediliyorsa bu sınav öğretmen seçemiyor, eğitim fakülteleri öğretmen yetiştiremiyor demektir.

Eksiklikler yüksek lisans yaparak değil eğitime, öğretmenlik programlarına, öğretmenlik fakültelerine akademik bilgilerin yanına ruh, duygu ve insanilik katarak çözülecektir…

Yazarın Son Yazıları
11.08.2018
20.11.2017
18.05.2020
11.01.2013
14.11.2020
Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.