Türkiye’de Ruh Sağlığı
Bu hafta ilk kez başladığımız Bayburt Portalı köşe yazarlığımıza, mesleğim de olan ruh sağlığı alanının Türkiyedeki ahvali ve ruh sağlığı yolculuğundaki yerimizden söz ederek başlamak niyetindeyim.
Ruh sağlığı alanı hepimizi ilgilendiren bir mevzu ve bazı cihetlerden de kanayan yaramız olduğu gerçeği de beni bu yazıyı yazmaya iten sebeplerden biri. Neden mi kanayan yaramız? Birazdan bahsedeceğiz o konudan elbette, ama önce konumuza dair bazı istatistikleri okuyucularımız aydınlatma gayesiyle paylaşmak isteriz.
Türkiye Ruh Sağlığı Profil araştırması 18 yaş üstü nüfusta ruhsal bozuklukların görülme sıklığının %17.2, yetişkinlerde ise araştırmanın yürütüldüğü dönemde, son bir yıl içinde tedaviye başvuru oranı %4.7, çocuk ve gençlerde ise %0.3 olduğunu acı bir şekilde göstermektedir. Rahatsızlığın görülme oranı ile başvuru oranı arasındaki farkın büyüklüğü gözünüzden kaçmamıştır sanırım. Hele ki bu sadece eldeki sayısal veriler olunca insan tekrar düşünüyor. Bu da gösteriyor ki ruh sağlığı pek çoğumuz için hala bir muamma.
Araştırmanın yürütüldüğü zamanın 5 yılı geçmiş olması biraz olsun yüreğimize serpse de ruh sağlığı sorunları olan insanların bunu önemsiz görme, ne yapacağını bilememe ve yanlış yerlerde çözüm arama davranışları biz ruh sağlığı profesyonellerini korkutmaya devam ediyor. Yukarıdaki istatistiklerden ve diğer gözlemlerden de elde ettiğimiz sonuç ruh sağlığı alanının Türkiye de belki yarım asırı devirmesine rağmen yeterli olgunluk ve doygunluğa erişememesi. Bunun pek çok sebebi olmakla beraber bugünkü konumuz daha çok nedenlerden çok ruh sağlığı sorunları olduğunda nasıl ve nerelere ne şekilde başvurulması gerektiği şeklinde olacak. Her ne kadar teknoloji çağında bilginin havada uçuştuğu bir çağda bunları bilmeyen yoktur diye düşünsek de. Pratik de hiç de böyle olmadığı, mesleğimizi duyan birinin ruh sağlığı sorunları ve bunlara dair ne yaptığını öğrendiğimizde bu iyi düşünceler birbirine karışıp hiç olmayacak siluetler alıp bizi karamsarlığa itiyor.
Ruh sağlığı denildiğinde akla gelen en yaygın olanlarından kaygı bozuklukları, duygu durum bozuklukları, takıntı bozuklukları, psikotik bozukluklar ve kişilik bozuklukları büyük bir alan kaplar. Bunların ne olduğu nasıl tanı koyulduğu, tedavi sürecinin planlanması gibi ilk başta çok karmaşık görünen bu süreç ilk olarak Psikiyatri hekiminin konsültasyon muayenesiyle başlar, ön görüşme ve tanının ardından uygun tedavi planlanır. Psikiyatristler devlet hastaneleri, özel hastaneler, Üniversite ve Araştırma hastaneleri, Askeri Hastaneler, Tıp Merkezleri, bazı danışmanlık ve Terapi Merkezlerinde en yoğun olarak da Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanelerinde (RSHH) bulunurlar. RSHH ülkemizde ruh sağlığı hastalıklarının en detaylı şekilde incelenip ayaktan ve yataklı tedavilerin düzenlediği hastanelerdir. Sağlık Bakanlığına ait İstanbul, Samsun, Manisa, Adana, Elazığ, Trabzon ve Bolu illerinde toplam 8 adet RSHH mevcuttur.
Psikiyatristlerle başlayan bu ruh sağlığı yolculuğu psikiyatri uzmanının tanı ve tedavi planıyla devam eder. Bu tedavi planı bir ilaç tedavisi (antidepresanlar vb.) içerebileceği gibi bu ilaç tedavisine eşlik eden psikoterapi ve belli bir zamanı kapsayan düzenli bir görüşme sürecini de içine alabilir. Bu karar da psikiyatri uzmanının ön görüsü ve fikrine göre şekillenir ve uygulanır. Bu psikoterapi hizmetleri Türkiye de çok yaygın bir meslek grubuna mal edilmeye çalışılsa da bunu yapmaya yetkili olan kişiler de terapist statüsü olan (Klinik Psikoloji Uzmanı veya Terapi Uygulayıcı Sertifikalı) Psikiyatristler, Psikologlar ve Psikolojik Danışmanlardır. Ekonomik ve diğer nedenlerden ötürü psikiyatristler sıklıkla terapistlik yapmasalar da bu terapi hizmeti için ya yine hastanelerde veya sosyal hizmetlerde görevli psikologlar yahut da Özelde çalışan klinik psikologlara yönlendirme yaparak bu terapi ihtiyacına cevap vermeye çalışmaktadırlar. Türkiye gibi hızla gelişmekte olan bir ülkede ruh sağlığı hizmetlerinin şartları ve konumu giderek değişmekte gelişmekte ve yaygınlaşmakta olsa da bu alandaki eksikliklerin bir an evvel giderilmesi ve daha çok uzmanın yetişerek yalnızca İstanbul, Ankara ve İzmir üçgeninde değil de Anadolu’nun kırsallarına kadar dağılmasını ümit etsek de bunun gerçekleşmesi için Ruh sağlığı uzmanlarına yönelik de desteklerin artarak devam etmesini devlet organlarından beklemekte ve istemekteyiz.
Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere.
Saygı ve Selamlar ile esen kalın…
Ahmet Ali ÇELİK
Psikolog
Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü
Bayburt