Kaybolan Mezar Efsanesi

Yayınlama: 09.05.2022
A+
A-
BAYDER Yönetim Kurulu Başkanı, MESAM, İLESAM, Tarihi Çarşılar Federasyonu

Toplum tarafından kabul görmüş en az yüzyıllık olağanüstü olaylar efsane olarak anlatılırken, bu yazımda Bayburt’ta henüz on yılını doldurmamış bir efsaneden bahsedeceğim. ‘Kaybolan Mezar Efsanesi’…

Efsaneler, çoğunlukla insanüstü güçleri, olağanüstü durumları gerçek ötesi bir şekilde ele alan halk edebiyatımızın bir ürünüdür. Bu yönüyle sözlü kültür bakımından oldukça zengin olan ilimizde Dikmetaş, Ejderha, Kız Oğlan, Kaybolan Nehir, Taş Kardeşler vb. birçok efsane günümüze anlatılagelmiştir.

Şimdi hazır olun! ‘Nereden çıktı bu efsane?’, ’On yıllık efsane mi olurmuş?’ demeyin. Sonuçta kabul görmüş yalanların da efsane olacağını iyi biliyoruz.

Yer; Bayburt’a hakim bir tepe… dahası asırlardır bilinirliği Beyböyrek Türbesi’nin olduğu ve son 20 yılında doğal halinden ve isminden oldukça taviz vermiş bir yer. Duduzar Mezarlığı yani.

Duduzar dağının eteğinde şehri seyreden konuma sahip bu tarihi mezarlığa ilk ziyaretim 1999 yılında olmuştu. Sonrası hemen hemen her yıl birkaç kez ziyaret ettiğim bir yerdi.

O zamanlarında doğal görünümlü olan bu mezarlığın ortasında 20. yüzyılda yapılmış kare şeklinde, üzeri toprak bacalı ve içinde yaklaşık 5 metre uzunluğunda tipik bir Oğuz mezarının olduğu bir türbe vardı. Bu türbe, gerek köylüler tarafından gerek Bayburtlular tarafından Beyböyrek’in mezarı olarak biliniyordu.

Mezarlık giriş kapısının hemen sağ tarafında ise boyuna (dikine) yan yana olan iki mezar bulunuyordu. Diğer mezarlardan biraz daha belirgindiler.

Bir süre sonra türbenin içindeki mezardan Beyböyrek payesi tamamen sökülecek, giriş kapısının sağındaki ikinci mezara verilecekti.

Asırlardır bilinirliği Beyböyrek olan türbenin içindeki 5 metrelik Oğuz mezarına ise kaynaklarda Duduzar köyü civarında sadece zaviye olarak geçen Abdülvehhap Gazi’nin makamı yakıştırılacaktı. Tabii bu durumda mezarlık giriş kapısının sağındaki birinci mezar ise pek öksüz kalacaktı.

Yine aradan yıllar geçmişti.

Yıl 2016… Bayburt İl Kültür Müdürlüğü ve Erzurum Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından gerçekleştirilen bir projeyle türbe yeniden inşa edilmeye başlandı. Ayrıca türbenin yeni görünümü ve planı dahilinde mezarlıkta çevre düzenlemesi de yapıldı.

Bu mezarlıkta projenin ilk aşamasında yetkililerin yoğun baskısına rağmen çalışmaların bir türlü yolunda gitmediğini, Bayburt Özel İdare’ye ait iş makinalarının birçok aksaklık yaşadığını yakinen biliyoruz. Hatta o dönemde yetkililerin yoğun baskısından bunalan Bayburt Özel İdaresi Plan Proje ve Yatırım İnşaat Müdürlüğü personeli bayan bir mimarın “Mübarekler istemiyor” diye yorumunu da…

Yıl 2019… yolumuz, şair Önder Eryılmaz ile çalışmaları henüz tamamlanan bu mezarlığa düşmüştü. Gördüklerimiz karşısında hayli şaşkına dönmüştük. Çalışmalar sonucunda mezarlıktaki birçok mezar gibi giriş kapısının hemen sağındaki birinci mezar da artık yerinden kaybolmuştu. (Sonradan Beybörek olarak gösterilen mezarın hemen ayakucundaki mezar) Türbe ise yeni yüzüyle karşımızda duruyordu.

Önceki ziyaretlerimde hissettiğim tarihi ağırlığını, mistik kokusunu artık alamıyordum. Doğrusu bu duruma bir hikmet, bir keramet aramıştım. Ya bizlere küsüp gitmişlerdi ya da artık görünmek istememişlerdi. Veyahut bu durum, tarihini dizilerden öğrenenlerin bir kerametiydi.

Nihayetinde bu mezarların yeri artık ayaklar altında kalmıştı. Son yıllarda Bamsı Beyrek’in de dizilerde yer almasıyla birlikte Bayburt’ta önemsenmeye başlayan ikinci Beyböyrek mezarının ve sözde Abdülvehhap Gazi türbesinin ayakaltı bahçesi olmuşlardı yani.

Şimdi, olağanüstü güçler sayesinde kimselerin ruhu bile duymadan kaybolan bu mezarların sırra kadem basmasından, sessizce kayboluş hikayelerinden öte efsane mi olur? diye düşünürken işin aslı Bayburt’ta inanç turizmini canlandırmak için uydurulan Abdülvehhap Gazi türbesi ve kapıya atılan Beyböyrek mezarının içler acısı halini de paylaşmak istedim sizlerle.

Eski halinden eser kalmamış Duduzar Mezarlığının son halini her gördüğümde artık şairin şu mısraları geliyor aklıma:

“Nere gitmiş bu evler

Pencere var kapı yok”

Unutmayalım ki tarihini yalanla inşa edenler, bir gün yalan olacaklar!

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 2 Yorum
  1. Gürsel dedi ki:

    Taşı gediğine oturtan yazı olmuş. Uyduruktan hikayelerle kandırılmışız memleketimin bu kalemlere ihtiyacı var. Sağol Fatih kardeş.

  2. Hüdayi dedi ki:

    Çok şaşırdım neden kimsenin sesi çıkmamış