Kelâm ve Kalem

Yayınlama: 15.05.2020
A+
A-

Uzun bir aradan sonra yine birlikteyiz. Bayburt’un basın hayatında kendine özgü bir yeri olan Bayburt Portalı’nda, yazılarımla tekrar aranızdayım. Teşekkürler Bayburt Portalı.

 

Kelâm ile Kalem” konusuyla yazılarıma başlamak istiyorum. Burada kullanılan Kelâm kelimesi İslam dinindeki ilmî disiplin olarak anlaşılmamalıdır; söz söyleme, konuşma anlamında makalemizde kullanılmıştır.

Kalem ki fikirlerinizin, sözünüzün kalıcılığını sağlayan, unutulmamasını engelleyen; fikrinizi, sözünüzü somutlaştıran en değerli araçtır. Kelâm ki, aklınızdaki düşüncelerinizi dış dünyaya iletmenize imkân tanıyan konuşmadır, söz söylemektir. Bu konuşmadır ki, Farabî’nin ifadesiyle “bu tartışma yeteneğidir” tarih boyunca Hz. Adem’den günümüze kadar bazen iyiliğe, bazen kötülüğe yönlendirir insanı. Konuşarak kendine özgü ironisiyle Sokrates değil miydi, Felsefe’de çığır açan? İnsanları düşündüren, düşünmeye iten konuşmalarıyla aslında Sokrates de Nasrettin Hoca da kelamın gücünün tarihteki sembolleridir.

Ancak Kalem’dir ki, sözü ebedileştirir. Bu nedenledir ki, tek bir satır bile yazmayan Sokrates’in düşünceleri ve felsefesi hakkında bildiklerimiz sadece öğrencisi Platon’un yazdıklarıdır.  O yüce Peygamberimizdir ki (Binlerce selâm olsun), Hz. Muhammed (S.A.V.) Allah’ın (C.C.) Kelâmı’nın ebedileşmesi için kalemin farkındaydı. Bu nedenledir, Hz. Peygamber kâtibi Hz. Zeyd’i (R.A.) yanından hiç ayırmaz, Kur’an-ı Kerîm ayetlerinin unutulmaması (ki ilerde çıkarma-ekleme olup nifak tohumlarının Kur’an-ı Kerîm’e ekilmemesi) için hemen ezberlettirir ve yazdırırdı. Peygamberimiz (S.A.V.) kalem sahibinin (âlimin) değerini şu hadisiyle ifade etmiştir: “Peygamberlerin mirasçıları âlimlerdir.” Peygamberin halefleri de Kelâm ile Kalem’in öneminin şuurundaydı, bu nedenledir ki Hz. Ebubekir (R.A.), Hz. Zeyd’e (R.A.) parça parça deri ve parşömenlere yazılı âyetleri tek bir metin haline getirmesini istemiş, Hz. Osman (R.A.) da çoğalttırmıştır.

Mevlana bir beytinde “Kelâmından olur malum kişinin mertebesi ve mikdârı” diyerek kelâmın önemini; Orhun Kitabeleriyle kelâmının bengüleşmesini sağlayan Bilge Kağan ise “… söylenecek ne sözüm varsa bengü taşa kazıdım” diyerek kalemin gücünü vurgulamıştır.

İnsan mecliste ve kitapta, muhatabının Kelâmına ve Kalemine dikkat etmelidir. Bu kısacık ömürde ne dinlediğine, ne okuduğuna bakmalı ve muhatabının mikdârını ölçüp zamanını boşa harcamamalıdır. (Bu cümle özellikle günümüzde; sanal dünyada ve sosyal medyada zamanı tüketen çoğunluğun dikkat etmesi, ölçüt alması gereken bir cümledir.) Velhasıl, Kelâm ile Kalem insan olmanın, varlığımızın en önemli delillerinden, özelliklerindendir. Öyleyse yazıyorum, o halde varım diyebilmeli insan…

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 3 Yorum
  1. Hakan Sakin dedi ki:

    Çok güzel bir yazı olmuş mutlu hoca,emeğine sağlık…

  2. Pembe İncili Kaftanı Tozlanan Adam dedi ki:

    Eyvallah yüreğine,kalemine sağlık Mutlu hocam.Seviyoruz seni…

  3. Bayram dedi ki:

    Tekrar seni buralarda görmek çok güzel hoşgeldin Mutlu bey