-Dur, giremezsin!
-Neden?
-GİREMEZSİN, dedim!!
Allah Allah! Bu dedektörlerin ne işi var burada? Bu bariyerlerde nedir? Ben neden içeri giremiyorum? Anlam vermekte zorlandığım olaylar dizisi…
Güneş sanki yanımda, benimle ilerliyor. Mendilim terime yetişmekten aciz. Sıcaktan daha sıcak içim-dışım. Namaz vakti geçiyor ve ben içeri girmek için başka bir giriş kapısı arıyorum. Nihayet biraz ilerde bir kapı gördüm. Yaklaşınca aynı demir yığınlarını ve bu demir yığınlarıyla bütünleşmiş, askeri teçhizatlarla donanmış, nefret ve kin bakışlı, parmağı tetikte, insan zayiatı birini gördüm. Kalın, kaba, aşağılayıcı ve alaycı bir ses:
-Giremezsin, defol buradan!
-Sadece namaz kılacağım.
– Git dedim sana pis Müslüman!
-Bizim, namaz kılarken ellerimiz birbirine bağlı, ayaklarımız ise sabit olur. Hatta ve hatta gözlerimiz bile sabit olur. Ayrıca ufak-tefek, çelimsiz bir kadınım. Sana nasıl zarar verebilirim ki, o koca silahı bana doğrultuyorsun.
-Defol, dedim! Yoksa seni öldürürüm! Sizden nefret ediyorum! Sizi görmeye bile tahammülüm yok!
-Gitmem. Ayrılmam buradan.Bizi bir lokma ekmeğe muhtaç ettiniz. Tünellerden yiyecek getiriyoruz evimize. Tek geçim kaynağımız olan balıkçılığı da engellediniz. Kaç çocuğu babasız, kaç eşi dul, kaç anneyi gözü yaşlı bıraktınız. Türlü türlü yıldırma ve bıktırma politikalarınız yetmedi mi şimdi bizi mabedimizden, ilk kıblemizden uzak tutuyorsunuz. Şimdi buraya oturuyorum ve siz burayı terk edene dek de burkan kalkmayacağım!
-Sen çok konuştun. İğrenç sesinden ve bedeninden kurtulmam gerekiyor!
Namahrem eli koluma yapıştı. Sürükleyerek oradan uzaklaştırıyordu beni, tıpkı Filistinlileri Filistin’den kopardıkları gibi…
Ağlıyordum ama canımın yanmasına değil. Eve gidip, televizyonu açtım. Tüm haber kanalları Katar’a uygulanan ambargoyu bahis edinmişti. Neymiş efendim; Katar, terör örgütlerine destek sağlıyormuş. Bundan mütevellit, bir çok ülke Katar’a yaptırım uygulayacakmış. Başı da, sözüm ona Müslüman Arap Ülkeleri çekecekmiş. Mevzu bahis ülkeler daha birkaç gün önce YPG terör örgütüne silah yardımı yapan ülke başkanıyla sarmaş dolaş değil miydi?
Müslüman İsrail Devletlerine devşirilmiş bu ülkeler, İsrail’in oyunlarına gelmiş, kandırılmış ülkeler değil bizzat oyunun parçası olmuş, İsrail’in değirmenine su taşırken bir bardak (zehirli) su içmenin derdinde olan zihni ve bedeni, siyasi-iktisadi hırslar tarafından işgal edilmiş ülkeler yığınından öte değiller.
Ey ümmet uyan artık! Uyandıysan refleks göster! Aklına ve gönlüne koyduğun çelik bariyerleri kaldır!
Gündem bazen Katar olur. Bazen Arap Baharı olur. Bazen Sisinin darbesi olur. Bazen 15 Temmuz olur… Ama maksat hep aynı: İsrail’in toprak işgali, ABD’nin ekonomik sömürüsü… Her şey bölgede daha güçsüz ülkeler ihdas edip İsrail’in tahakkümünü artırmak, müstemlekecilerin ekmeğine yağ sürmektir. Geriye kalan tüm olaylar ve kavramlar yalnızca işgal ve sömürünün kamufleler yumağıdır. Hedef saptırma, odaktan uzaklaştırmadır.
Bugün vahşet devleti İsrail, metal dedektörleri ve çelik bariyerleri kaldırdı. Fakat 6 ay içinde yeni güvenlik(!) önlemleri alacağını duyurdu. Bu demek oluyor ki; Müslüman ülkelere ( Müslüman ülkeler derken, Müslüman İsrail Devletçiklerinden değil zihni ve bedenleri işgal edilmemiş duruşu olan Türkiye, Katar ve Pakistan’dan bahsediyorum) yeni oyunlar söz konusu…