Veysel Gider’in Biyografisi – ‘Mayınlı Arazide Tarihçilik’

Yayınlama: 22.06.2023
A+
A-

Bu yazımızda Bayburt Üniversitesi’nin en küçük (!) öğrencisi olmam nedeniyle Tarihçi Gazi Özdemir hocanın sınıftaki öğrencilere ‘Veysel Gider kimdir?’ sorusu üzerine bütün öğrenciler gibi ben de kendimi başka bir gözle anlatmaya çalıştım.

Evet, Veysel Gider kimdir?

Veysel Gider, yarım yüzyılı aşkın yaşantısı boyunca çok ilginç gerçeklerle karşılaşmış sıradan, tanınan bir vatandaş…

Yaşantısına baktığımızda, muhacir bir ailenin çocuğu olarak 1951 yılında Bayburt’un Tuzcuzade Mahallesinde Bayburt Belediyesi çalışanı Mürsel Efendi ile Uzungazi Mahallesinden Tevhide Hanımın çocuğu olarak bir örtmede (*) doğuyor.

Veysel Gider, kendisinden önce doğan İdris adlı kardeşinin yaşını bile doldurmadan ölmesi üzerine ailenin ilk yaşayan çocuğu olarak bilinmektedir.

Baba tarafı Kafkasya kökenli; eskiden çok zengin olan bir aile… Anası ise kökenleri Karamanoğlu Mehmed Bey’in (Eskicioğulları) torunları olan bir aileden Kalaycı Fevzi (Döyer) ustanın kızı Tevhide hanım…

Yoksulluklar içerisinde büyüyen Veysel, çocuk yaşta ailesine katkı sağlayabilmek için babasının oluru olmasa bile bir işe atılır. Evet, Veysel kendi isteğiyle Haşıya (Aksaçlı) köyüne Ali (Bırnı) ağanın yanına ‘hodak’ olur.

O yıl, hodaklıktan elde ettiği yirmi demürlü hakla (10’u buğday, 10’u conkesme) uzunca bir süre evlerinin geçimine katkıda bulunmuştur. İşte Veysel Gider bu!..

Çocukluğu döneminde ‘Kel Şavgı’nın (Şevki Zorlu) yanında kunduracı kalfası, ayrıca ‘Kel Ali’nin yanında marangoz çırağı olarak da çalıştı.

Babası gurbette olduğu dönemde, beş yaşında olan Veysel’i anası zorla Şair Zihni İlkokulu’na yazdırdı. Okulda herkes onu dövüyor, itip kalkıyordu.

Babasını gurbette (İstanbul) olduğu için yıllarca tanımamıştı. Çırğıcılık yaparak, zenginlerin evlerinde temizlik yapan anasıyla birlikte ‘nahır’ın toplandığı yerde mayıs (hayvan dışkısı) toplayıp kışlık için tezek yapıyorlardı. Tevhide hanım, tek çocuğunun bakımı için elinden gelen her türlü fedakarlığı yapmaktan geri durmuyordu. Baba’nın gönderdiği paralar her nasılsa ananın eline ulaşmıyordu.

Yıllar yılı yoksullukla ezilip – üzülürken Veysel okuma çağına erişti. Bayburt Cumhuriyet İlkokulu’nda öğrenime başladı. Yedi yılda ilkokulu bitirebildi. Neden?..

Babası Mürsel Efendi, gurbetten dönmüş, Bayburt Belediyesi’nde işçi olarak çalışmaya başlamıştı.

Veysel’in yaşantısında en büyük pay, iki öğretmeni (Cumhuriyet İlkokulu’nda) Şaki Önal beyle, Hasan Türker bey olmuştur. Her iki öğretmeninin döneminde de sınıf mümessili (başkan) olarak görev almıştır.

Bayburt Ortaokulu’na kayıt için gittiklerinde babası, orada bulunan saygın eğitim-öğretimci Abdullah İpek’ten Veysel’in velisi olması isteğinde bulunur.

Üç yıllık ortaokulu dört yılda bitiren Veysel, burada da mümessil olarak görev alır.

Gümüşhane Öğretmen Okulu’na giriş sınavlarında başarı gösterip öğretmen adayı (namzet) olarak okula başlar.

Veysel, bu arada tatillerde Bayburt Belediyesi’nde değişik işlerde çalışmasını sürdürür.

Ortaokulu bitirdiği yıl (17 yaşında) mezun olduğu Cumhuriyet İlkokulu’nda hademe (hizmetli) olarak da çalışmıştır. Bu sırada Gümüşhane Öğretmen Okulu’nu kazandığı sınav sonucu eline geçer.

İşte Veysel Gider kısaca bu!

Yaşantısı boyunca yaptığı işleri şöyle sıralayabiliriz:

  • Babasının Bayburt Belediyesi’nde çalıştığı dönemde, (6-7 ayda bir aylık alma durumlarından ötürü) çektiği sıkıntıları gördüğünden, değişik işlerde yardımcı olmaya çalışmıştır…
  • Anasının sözlerine bağlı kalarak okumak için hep uğraşıp durmuş…
  • Eline geçen 5-10 kuruşları biriktirerek, ilk önce bir, ardından beş, on, yirmi beş, elli, yüz, beş yüz, bin kitap (belgit) almak için kendisini yönlendirip bu konuda başarılı da olmuştur.

Veysel Gider’in bütün yaşamı boyunca en çok istediği şey öğretmen olmaktı. Olamadı… Ancak o duygusunu değişik topluluklardaki sunumlarıyla sergilemeye çalıştı.

Döndü dolaştı Bayburt Üniversitesi’ne 71 yaşında iken öğrenci oldu. Demek ki, ‘isteyen istediği doğrultuda yollar taşlı da olsa yürüyebiliyormuş’ diye düşündü. Kendisine daha güzel yarınların var olabileceğine inanarak ‘daha ileri, daha ileri’ diye öbür tarafa gitmek için gününü değerlendirmenin yollarını arayıp durmaktadır.

Eserleri, çok değil az da sayılmaz. Yüzlerce başlıktan oluşan köşe yazıları… küçücük bir belgit…

Veysel Gider bu işte…

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 2 Yorum
  1. VEYSEL GİDER dedi ki:

    SEVGİLİ YÜKSEL BEY KARDEŞİM, BENİM VARLIĞIM, SİZLERİN DİK DURUŞUNUZLA, ONURLU OLUŞUNUZLA SÖZKONUSU OLMAKTADIR.. SİZLER HEP BU GÜNKÜ GİBİ ONURLU – DİK DURUŞUNUSLA VAR OLDUĞUNUZ SÜRECE BENDE SİZLERİN YANINDA OLMAKLA VARLIĞIM BİLİR, MUTLU OLUR, HEP SAĞLIKLI YAŞARIM. SELAMLARIMI – SEVGİLERİMİ İLETİR, GÖZLERİNİZDEN ÖPERİM..

  2. yüksel GİDER dedi ki:

    Değerli abim. senin azmine ve mücadelene hayranım. sendeki o sabır bende olsaydı, şimdi daha güzel yerlerde olurdum. Benden sana büyük bir maşallah. rabbim sağlıklı uzun ömürler versi sana.. ellerinden öpüyorum.