İrşâdi Baba

Yayınlama: 24.06.2019
A+
A-

İrşadi Baba, 1790 senesinde Bayburt’un Gümüşdamla Köyü’nde (Zargıdi) dünyaya gelmiştir. Gerçek adı Salih’tir. Ailesinin Buhara yakınlarında bulunan aynı zamanda Şah-ı Nakşibend hazretlerinin doğduğu yer olan Kasr-ı Arifan Köyü’nden yola çıkıp Karabağ, Tebriz, Halep, Şam diyarlarını gezdikten sonra Konya’ya yerleştiği rivayet edilmektedir. Konya’dan, önce Erzincan’a sonra Bayburt’a göç etmişlerdir. Babası Selim Baba önce Gümüşdamla Köyü’nde ikamet eyleyip burada vefat etmiştir. Daha sonra Oruçbeyli Köyü’ne (Siptoros)yerleşmişlerdir. İrşadi Baba genç yaşta ilim tahsiliyle meşgul olmuştur. Sünür ve Yakutiye medreselerinde eğitim görmüştür.

İrşadi Baba, su içmek için köydeki dereye uğradığında toprağın kaymasıyla suya düşer. Boğulmak üzere iken bir pir kendisine yardım ederek sudan çıkarır. Pir, kendisine İrşadi Baba ismini verir. Bu hadiseden sonra ilahi aşka tutulup ilk şiirini söylemeye başlar:

Bir gece hubda verildi dil-i  imranlık bana,

Gusseden hiç âzad olmam gelse sultanlık bana,

Kûşey-i vahdete girdim bu cihan fani imiş,

Ettiğim cürm-ü hatalar geldi pişmanlık bana.

 

Daha sonra Erzincan’daki Terzi Baba hazretlerine intisap eder. Tasavvuf yolunda yüce mertebelere ulaşır.

Gece gündüz hayalimde fikrimde.
Binbir adlı bir Allah’ım var benim.
Hakk’ın zikri ezberimde dilimde.
Binbir adlı bir Allah’ım var benim.

1829 Osmanlı-Rus harbi öncesinde Çaykara, Of, Rize ve Artvin civarına seyahat ederek Rus işgaline karşı yöre halkını direnişe teşvik edip moral ve motivasyonlarını yükseltmeye çaba sarf eder.

İrşadi Baba’nın yazmış bulunduğu bir divanı olup bu divan muhafaza edilememiş divanındaki şiirleri sevenlerinin ezberlemesi sonucu şifahen günümüze kadar aktarılmıştır. Ayrıca Kısas-ı Enbiya adında yarım kalmış nazım türünde bir peygamberler tarihi mevcut olup bu eser torunu Küçük İrşadi (Ağlar Baba) tarafından tamamlanmıştır.

İrşadi Baba’nın 7 çocuğu vardı. Ahmet, Mustafa, Mehmet, Yusuf isminde 4 oğlu Şerife, Huri, Nezaket isminde 3 kızı dünyaya geldi. Ahmet Baba ismindeki oğlunun daha sonra İrşadi isminde bir evladı dünyaya gelmiş. Küçük İrşadi denilen bu mübarek zat çokça ağladığından Ağlar Baba olarak tanınmıştır.

Şöyle bir hatıra anlatılır:

Kendini gizledin
Zamanın büyük alîmlerinden Balahor (Aksar) köyünden Hacı Oslu, İrşâdî Baba’nın sigarasının ‘germişo’ ağacından kesilen çubuğa takıp içmesine çok içerliyormuş. İrşâdî Baba’nın ölümünden sonra kıymetini anlamış ve takdir etmiştir. Şöyle ki: İrşâdî Baba mânevî âlemde, Hoca Oslu’ya o gün âhirete göçeceğini ve cenâzesinin onun tarafından yıkanıp kaldırılmasını ister. Aynı gün İrşâdî Baba hastalanır. Yakınlarına günün tamâm olduğunu söyler. Cenâzesinin Oslu Hoca çağrılarak yıkanmasını ister. Ölümünü müteâkip iki kişi Siptoros köyünden kalkıp, Hacı Oslu’nun köyüne vardıklarında bakarlar ki Hacı Oslu da hazırlanmış köye gelmek üzere… Durumu Hoca’ya arz ederler. Hoca efendi; “Zaten İrşâdî bu vazîfeyi bize verdi. Ben de îfâ-yı vazîfe için biraz sonra gelecektim” der. Nihâyet Hacı Oslu gelir. Cenâzeyi yıkarken çok ilginç bir olayla karşılaşır. İrşâdî’yi sağa çevirmek ister, o, sola çevrilir. Oslu Hoca da “Hey koca İrşâdî! Bir çubuğun arkasına gizlendin de seni kimse tanıyamadı” diyerek İrşâdî Baba’nın büyüklüğünü itirâf eder…

İrşadi Baba, 1865 senesinde 75 yaşında ahirete irtihal eylemiştir. Kabr-i şerifi Oruçbeyli Köyü’nde torunu Ağlar Baba ile aynı yerde bulunmaktadır.

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.