Bayburt Üniversitesi Bâberti Bilge İnsan ve Medeniyeti Kulübü tarafından “Hadis – Sünnet Karşıtlığının Arka Planı” isimli bir konferans düzenlendi. 29 Mart 2017 tarihinde, Konferansta Bayburt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Selçuk Coşkun bir sunum gerçekleştirdi.
Bayburt Üniversitesi Bâberti Yerleşkesi Eğitim Fakültesi Konferans Salonu’ndaki programa Bayburt Valisi İsmail Ustaoğlu, Bayburt Belediye Başkanı Mete Memiş, Bayburt Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Abdulkadir Yılmaz, Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Necmettin Tozlu, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nasrullah Hacımüftüoğlu, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bener Güngör, kurum amirleri, kuruluş temsilcileri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Rektör Prof. Dr. Coşkun konuşmasına dünyanın küçüldüğünü, hem sanal hem de gerçek hayatta bombardımana maruz kalındığını söyleyerek başladı. Gerçek bombardımana Ortadoğu’daki durumları örnek gösteren Coşkun, günümüzde insan hayatında esas etkiyi oluşturanın sanal bombardıman olduğunu söyledi. Özellikle son yüzyılda artan küreselleşme ve beraberinde getirdiği personalizmin (ferdiyetçilik, benmerkezcilik) getirdiği savrulmalara değindi. Enformatik bombardıman adını verdiği bu olaydan Kur’an ve sünnet konularının da nasibini aldığını söyleyen Coşkun, Müslümanlara yönelik bu bombardımanın durup dururken olmadığını yaklaşık 200 yıldır birilerinin çok ciddi çalışmalar yürüttüğünü, Müslümanları çözmenin, ayırmanın çalışmalarını yaptığını söyledi. Müsteşrik, oryantalist, şarkiyatçı vb. isimlerle anılan bu kişilerin bu çalışmalarına ilk olarak Kur’an üzerinde başladıklarını ama etkili olamadıklarını, ancak sömürgecilik faaliyetleriyle Müslüman toplumları tanıyan bu kişilerin Kur’an yerine hadis ve sünnet üzerine yoğunlaştığını, maalesef bunda da başarılı olduklarını söyledi.
İslam’ın Kur’an ve sünnet olmak üzere iki temel kaynağı olduğunu söyleyen Coşkun, Kur’an’ın da iki kaynağı olduğunu bunların Mushaflar ve hafızlar olduğunu; aynı şekilde sünnetin de iki kaynağı olduğunu bunlardan birinin hadis kitapları olduğunu, diğerinin ise Müslümanların ortak hayat tarzı olduğunu anlattı. Son dönemde yaşanan çatışmaların Müslümanların ortak hayat tarzını kaybetmelerinden kaynaklandığını da ekledi.
Kur’an ve sünnet karşıtlığının iki boyutu olduğunu, bunlardan ilkinin Batılıların yaptığı çalışmlar, diğerinin Müslümanların yaptığı çalışmalar olduğunu söyledi.
Batılıların hadis ve sünnet karşıtlığının dini bir sebebi olmadığını bunun daha çok siyasi ve ticari sebeplerle olduğunu söyledi. Buna kanıt olarak da sünnet ile ilgili Batılıların çalışmalarının sömürgecilikle başlamasını gösterdi. Bu konudaki oryantalist görüşler hakkında bilgiler veren Coşkun, bazı müsteşriklerin çalışmalarına değindi.
Batılıların yaptıkları çalışmalarla hadis ve sünneti nasıl silah haline getirdiklerini aşama aşama anlatan Coşkun, oryantalistlerin ilk önce hadisin İslam toplumunun kültür parametrelerini oluşturan gücünü gördüklerini, sonrasında bu gücün tarihten kaynaklanan zaaflarını keşfettiklerini ve bu zayıf noktalardan girdiklerini söyledi. Bu zaafların nasıl kullanıldığı ile alakalı olarak; “S.Wensink gibi müsteşrikler hadisi gayrimüslim güçlere karşı silah olarak gördü. Ama Goldziher bu silahın Müslümanların birbirlerini öldürmede nasıl kullanılabileceğini keşfetti.” dedi ve DAİŞ, Boko Haram, Şebbab, El-Kaide vb. terör örgütlerinin, hatta ve hatta Türkiye’de son dönemde FETÖ gibi, örgütlerin hadisi ve Müslümanlık kavramlarını nasıl kullandıklarını hatırlattı.
Hadis ve sünnete sadece İslam’ın bir kaynağı olarak görmemek gerektiğini, Müslümanların hayatında bunların yerini bilmek gerektiğini, yapılan araştırmalara bakılmasının önemli olduğunu söyledi.
Müsteşriklerin ortak özelliklerine değinen Coşkun, bunların hemen hemen hepsinin sömürge ülkelerinden çıktığını, çoğunu mensubu oldukları ülkelere bağlı, Hristiyan ve Yahudi, hatta din adamı olduğunu söyledi.
Müslümanların hadis ve sünnet karşıtlığının sebeplerini sıralayan ve bunlarla ilgili örnekler veren Coşkun, bu sebeplerden ilkinin Batı etkisi, İkinci sebebin ise şöhret olma arzusu, üçüncü sebebin ise İslam’ı anlama çabasında yaşanan sorunlar olduğunu belirtti. Bu sebeplerden sonuncusunun diğer sebepler arasında en mazlumu olduğunu dile getiren Coşkun, İslam’ı araştırmak isteyen bireyin öğrendiklerini akıl süzgecinden geçirdiğinde sorunlar yaşamasının yani aklın sınırlı olmasının bu sebebi doğurduğunu söyledi ve konu hakkında çeşitli örnekler vererek konuşmasını noktaladı.
Program Bayburt Valisi İsmail Ustaoğlu’nun Bayburt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Selçuk Coşkun’a plaket takdim etmesiyle sona erdi.