Dünden Bugüne Bayramlarımız

Dünden Bugüne Bayramlarımız
Yayınlama: 27.07.2014
A+
A-

İslam aleminde, Ramazan ve Kurban büyük dini bayramlardır. Ayrıca Mevlid kandili,Mirac kandili, Beraat kandili ve kadir gecesi gibi dini yönden özellik taşıyan günler de bayram mahiyetinde görülür. Bir de her Müslüman memleketin gelenek ve göreneklerine göre değişen bazı dini yıl dönümleri vardır ki, bayram olarak kutlanır. Mesela Aşure günü, Nevruz, Hıdrellez gibi… Bunlar, resmi değil özel halk bayramıdır.

Osmanlı İmparatorluğu’nda birer resmi bayram olan kurban ve şeker bayramına çok önem verilmiştir. Hatta Fatih zamanında bayramda yapılacak törenleri düzenleyen bir kanun çıkarılmıştı. Zaten Osmanlılar devrinde bayram denilince, akla bu iki dini bayram gelirdi.

Geçmişte büyük değer taşıyan, dört göze beklenen bayramların o zamanki manasını kaybettiğini görüyoruz. Buna hayat şartlarının zamanla zorlaşması, ekonomik durum, çalışma düzenini değişmesi ve artan sorunlar sebep olmuştur. Eskiden bilhassa Ramazan ve Kurban bayramının ayrı bir yeri vardı. Bayramda yapılması gereken bütün tören ve ibadetler, Hz. Muhammed (s.a.v.) efendimiz tarafından düzenlenmişti. Osmanlı İmparatorluğu’nda devlet düzeni dini kaidelere dayandığı için, bu ki bayram resmi olarak kutlanırdı. Yine her bölgenin kendi gelenek ve göreneklerine göre aileler arasında olduğu gibi devlet erkanı arasında da günümüzde de yöremize has mahalle odalarında belirlenen bir saatte toplanarak devlet halk işbirliği gösterilerek ve çeşitli kuruluşlarda ziyaret edilerek bu gelenek yürütülmektedir.

Bayram hazırlıklarına aylar önce başlanırdı. Evler temizlenir, bayramlık elbiseler dikilirdi. Büyüklerinde bayramlarda yeni ve temiz giyinmeleri dini yönden gerekliydi. Çünkü Hz. Muhammed (s.a.v.) efendimiz güzel elbiseler giyilmesini buyurduğu rivayet olunurdu.Çocuklar baştan aşağı yeni elbiselerle donatılır, akraba ve yakın dostlar için hediyeler hazırlanır, komşu çocukların mendilleri alınırdı. Ayrıcı çeşit çeşit yemek pişirilir,baklava ve börek açılırdı. Şayet Kurban bayramı ise, herkes gelirine göre kurban kesip dağıtır ve gelen misafirlere bayram kavurması ikram edilir. Nişanlı gençler aldıkları koçlara kınalar yakar, kurdele ve ipek kreplerle süsler, donatır hediyesiyle birlikte kız evine gönderirler.

Bayram gece tıklım tıklım dolan hamamlar, berberler sabaha kadar açık bulunur. Çünkü bayramı temiz ve süslü olarak karşılamak adetti. Atılan toplarla bayram namazı ilan edilir, büyüklerde erkek çocuklarda bayramlıkların giymiş olarak camilere  koşarlardı. Temiz kalple getirilen tekbirler, tatlı nağmeler halinde semaya yükselirdi. Daha sonra bir hoca kürsüye çıkarak vaaz ve nasihatte bulunurdu.

Bayram namazını müteakip cemaat birbirleriyle bayramlaşır, dargınlar barışırdı. Diğer güzel bir usul de bayram sabahı cami dönüşü kabristana gidilerek aile büyüklerinin kabirlerinin ziyaret edilişidir. Ayrıca hasta ve sakatlara, kimsesizlere yardım yapılır, sadaka ve zekat verilirdi. Bu işler bitince ziyaretler başlardı.

Oysa bugün bu gelenekler yalnız bazı bölgelerimizde ve kırsal kesim yörelerimizde yaşatılmakla beraber Bayburt’ta da yine o eksi bayramlara kavuşamasak ta yukarıda belirttiğimiz bir çok özellikler hala da yaşatılmaktadır. Tabii ki sosyal ve ekonomik şartlar itibariyle büyük şehirlerde kaybolmaya yüz tutmuş bu gelenekler kökten tarihten gelen gelenek ve göreneklerin nesildin nesile yaşatılması en büyük pay şüphesiz ki yöre insanının aile yaşantısının önemi büyüktür. Onun içindir ki Dede Korkut’un dediği gibi: “Oğulu babadan öğüt alır öğüt verir, Kız anadan sofra kurmayı öğrenir, sofrasını kurar” deyişiyle bizlerde bundan böyle elimizden gelen gayret ve fedakarlıklarla yaşatmaya çalışacağız.

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 1 Yorum
  1. EDANUR ÇELİK dedi ki:

    BİR NESİLİN BAYRAMLARI ANCAK BU KADAR GÜZEL ANLATILABİLİR. HİÇ BİLMEDİĞİMİZ ZAMANLARA HUZURLU BİR YOLCULUK YAPTIRDINIZ. EMEGİNİZE SAĞLIK. KALEMİNİZE SAYGI DUYUYORUM..