Ünsal Karabulut’tan Başbakan Erdoğan’a Sert Açıklamalar

Ünsal Karabulut’tan Başbakan Erdoğan’a Sert Açıklamalar
Yayınlama: 09.08.2014
A+
A-

 

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkan Yardımcısı Ünsal Karabulut, ”Başbakan ilkesizlik arıyorsa dönsün kendi siyasi tarihine baksın.’

Memleketi Bayburt’ta Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine dair çalışmalarda bulunan Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkan Yardımcısı Ünsal Karabulut sert açıklamalarda bulundu.

Karabulut, “Başbakan ilkesizlik arıyorsa dönsün kendi siyasi tarihine baksın” dedi.

Bayburt’ta ülke ve Dünya gündemi ile ilgili önemli açıklamalarda bulunan Ünsal Karabulut;

Orantısız güç ve baskı, beraberinde hep dikta anlayışları ve adaletsiz uygulamaları getirir.” diyerek sözlerine başlamak istediğini ifade eden Ünsal Karabulut memleketi Bayburt’ta ülke ve Dünya gündemi ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

‘BARAJLARLA, KANUNLARLA ÖNÜMÜZ HEP KESİLDİ’

Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile yüz yüze geldiğini ifade eden Karabulut,  ”Biz, başından beri Cumhurbaşkanın halkın seçmesini savunan siyasi partiyiz. Bununda en doğru sistem olduğunu düşünüyoruz. Ama en azından seçime katılan bütün siyasi partilerin aday gösterme hakkı olması gerekirdi. Nasıl genel seçimlerde barajlar ile önümüz kesilmiş ise, burada da kanunlar, yasal bir düzenleme ile bizim önümüz kesildi. Netice olarak biz aday göstermek istememize rağmen aday gösteremedik. Sadece mecliste grubu olan ve 20 milletvekili bulunan siyasi partiler aday gösterebiliyordu. İktidar partisinin Adayı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP, MHP ve bağımsız Milletvekillerinin imza verdiği Prof. Dr. Ekmeleddin Mehmet İhsanoğlu ve bizim kapsamı alanımız dışında olan terör örgütünün siyasi uzantılarının çıkartmış olduğu aday oldu. Büyük Birlik Partisi dün olduğu gibi bundan sonrada asla teröristlerin siyasi uzantıları muhatap olmayacaktır. Onları muhatap olarak almıyoruz.”

İLKE DEN SAPMALAR..

Son 12 yıllık Ak parti iktidarı döneminin; son 6 yıllık döneminde ‘ilkeden’ ayrılarak yönetimin politikalarının değiştiğini ve Türkiye gibi açık bir topluma ‘zarar’ verdiğini ve bu menfi gelişmenin göze çarptığını hep anlattık. Bunu söylerken de geçmişten gelen baskı ve dayatmaların yerini daha özgür ve bireysel yeteneklerin geliştirileceği ortamlara bırakmasını isteyen bir Türk toplumu olduğumuzu belirttik. Şimdi ‘icraatları ile gittikçe statikleşen’ bir iktidar bizleri ne heyecanlandırıyor ne de geleceğe yönelik umutlar vermiyor. Ayrıca bakınız; Sokrates’i ölüme mahkûm edenler, adaleti yok ederek, tarih önünde kendilerinin mahkûmiyetine karar verdiler. Çünkü tarih zalimleri adil bir şekilde yargılamaya tanıklık eden bir insan gibidir. Bu yargılama süreci hep var olmuş ve var olacaktır…

‘TESPİTLERİMİZ VE BEKLENTİLERİMİZ’

Bütün kurulları toplantıya çağırdıklarını kaydeden Karabulut; “Kurucular Kurulumuz, Yüksek İstişare Kurulumuz, Merkez Karar Yönetim Kurulumuz, Merkez Disiplin Kurulumuz ve illerinde istişarelerini yapan il başkanlarımız. İlk önce kurullarımız ile ayrı ayrı görüştük. Daha sonra bütün kurullarımızı bir araya toplayıp genel istişarede bulunduk. İlk önce ilkelerimizi belirledik. Çünkü Büyük Birlik Partisi ilkeler üzerinden siyaset yapan bir siyasi harekettir. Birileri gibi gündelik siyaset yapmaz. Popülist siyaseti asla belirlemedik bundan sonrada belirlemeyeceğiz.”

Nasıl bir Cumhurbaşkanı olmalı sorusuna cevap aradıklarını ve şu tespitleri yaptıklarını belirten Karabulut şunları söyledi:

1-Tarafsız,

2- Herkesi ve herkesi mi kucaklayacak 75 milyonun Cumhurbaşkanı olabilecek.

3- Mevcut anayasaya, parlamenter sistemin kurallarına, prensiplerine ve teamüllerine sadık kalacak bir Cumhurbaşkanı. Kişiliği ise milliyetçi, maneviyatçı (Dindar) demokrat bir kimliğe, sahip üstünlerin hukukunun tesisi için çalışan değil hukukun üstünlüğüne tam olarak teslim olabilecek bir Cumhurbaşkanı.

Bunlara ilaveten seçilecek Cumhurbaşkanından camiamız ve büyük Türk milleti olarak öncelikli beklentilerimizi şu şekilde sıraladık.

a- Şehit genel başkanımız Muhsin Yazıcıoğlu ve onunla birlikte hayatını kaybeden arkadaşlarımızın hukukuna sahip çıkacak, hadisenin tüm yönleriyle aydınlatılmasını ve sorumlularının hukukun önüne çıkartılarak hak ettikleri cezayı almalarını sonuna kadar takipçisi olacak ve bunun sözünü net ifadelerle verecek bir Cumhurbaşkanı

b- PKK’yı meşrulaştıran, katil teröristleri ve devleti yıkmak için örgüt kuranları af eden, fiili olarak şuanda ülkemizin bir bölgesini özerk hale getiren çözüm süreci adı altında yürütülen çözülme ve ayrışma sürecini durduracak, Tek Vatan, Tek Devlet, Tek Millet, Tek Dil, Tek Bayrak ülküsünden ve gayesinden asla taviz vermeyecek bir Cumhurbaşkanı.

c- Uluslararası arenada saygınlığı olan tüm dünya ile ülkemizi barıştıracak, komşu coğrafyamızda kan ve gözyaşının sona erdirilmesine öncülük yapacak, Dış Türkler davasına sonuna kadar sahip çıkacak bir Cumhurbaşkanı.

d- Samimi olarak “yeni, sivil, demokratik bir Anayasa’nın öncülüğünü yapacak bir Cumhurbaşkanı.

e- Ülkemizde giderek derinleştirilen kamplaşmayı, ayrışmayı ve kutuplaşmayı ortadan kaldıracak, uzlaşma kültürünü esas alarak toplumda barış ve sevginin oluşmasına öncülük edecek bir Cumhurbaşkanı.

f- Toplumumuz için en önemli tehlike olan milli, İslami ve ahlaki yozlaşmanın önüne geçecek tedbirlerin alınmasını mutlaka sağlayacak bir Cumhurbaşkanı.

g- Anayasal kurumlarımızın en üst düzeyde iş birliği ve uyum içerisinde çalışmasını sağlayacak bir Cumhurbaşkanı.

‘İNCE ELEDİK, SIK DOKUDUK’

Karabulut konuşmasını şöyle sürdürdü: “Biz bunları belirledikten sonra Cumhurbaşkan adayları Recep Tayyip Erdoğan ve Prof. Dr. Ekmeleddin Mehmet İhsanoğlu bizlerden randevu istedi. Her iki aday ile bir araya geldik ve bunları anlattık. Almış olduğumuz cevapları tekrar istişare kurullarımıza aktardık. En son olarak genel istişare toplantısı yaptık ve kararı aldık. Hemen açıklamamızı yapmadık. Bu süreç içerisinde bir takım gayri ahlaki suçlamalar ile karşı karşıya kaldık. İnce eledik ve sık dokuduk. Birde saha performanslarını görelim dedik. Bize söylediklerini sahada da dile getiriyorlar mı diye baktık. Bunu da değerlendirdikten sonra en son bir genel istişare toplantısı daha yaptık. Bu süreçte istişare kurullarını en çok işleten Büyük Birlik Partisi oldu. Türkiye’nin en demokratik partisi Büyük Birlik Partisidir. Başka partilerde kararları ya Genel Başkanları, ya da sadece Merkez Yürütme ya da divan heyetleri ile alınır. Biz ise tüm kurullarımız ile bir araya gelerek karar aldık. Demokratik tavrımızı, demokratik tercih olarak kamuoyu ile paylaştık. Bunu açıklarken de şunu söyledik; Bu bizim demokratik bir tercihimizdir. Biz bu kararımız ile birlikte asla bir siyasi partinin yanında ya da karşısında değiliz. Biz sadece adaylara bakarak ve taleplerimizi söyledik ve onlardan aldığımız cevaplara göre bir karar verdik. Nasıl biz başkalarının demokratik tavrına ve tercihine saygı duyuyorsak, herkesin de Büyük Birlik Partisinin tercihine ve tavrına saygı duyma zorunluluğu ve mecburiyeti vardır.”

‘İHSANOĞLU, TÜRKLÜĞÜ VE MÜSLÜMANLIĞI İLE GURUR DUYAN BİRİSİ’

“Ekmeleddin Mehmet İhsanoğlu’nun Türk milletine ya da Büyük Birlik Partisi’ne uymayan hangi yönü vardır?” diyen Karabulut, “Ekmeleddin Mehmet İhsanoğlu bizin iki ay önce yaptığımız kongrede Büyük Birlik Partisi’nin merkez kararına başvursaydı, divan üyeliğine başvursaydı, kabul eder miydik, etmez miydik? Uymayan hangi tarafı var. Türklüğü ve Müslümanlığı ile gurur duyan, Bilim Adamlığıyla, Diplomatlığıyla, siyaset tarzı ile sadece Türkiye’nin değil, Uluslararası ve özellikle İslam Dünyası’nın takdirini kazanan kişilik. Aynı şekilde İslam İşbirliği Teşkilatına Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlunu biz önermedik. Genel sekreter olması için biz kulis yapmadık. Bizim öncesi ile bir bağımız, bir bağlantımız yok. Büyük Birlik Partisi bu kararı kendi kurullarında özgür irade ile almıştır.” Dedi.

‘İKTİDAR PARTİSİ SALDIRIYA GEÇTİ’

Karabulut, “Bu karardan sonra partimize ve hareketimize karşı özellikle iktidar partisi tarafından açık bir şekilde kumpas ve operasyon başlatılmıştır. Bunu açık ve net olarak söylüyorum. Büyük Birlik Partisi’ni bugüne kadar Türk siyasetinden yok etmeye çalışanlar bunu başaramayınca Büyük Birlik Partisini kendilerine katılmayı teklif ettiler. Bu teklif bir kaç kere dillendirilmiştir. Bunda da başarılı olamayınca Büyük Birlik Partisi ‘ben sadece seçimlere katılmış veya oy almak için kurulmuş bir parti değilim. Ben bir misyonum, bir fikir hareketiyim, benim bir fikrim var. Aldığım oyun üzerinde bir yerim var. Ben yoluma kendi özgün duruşumla ve kadrolarımla yürüyeceğim’ cevabı elbette ki bir takım çevreleri rahatsız etmiştir. Cumhurbaşkanı seçimi sürecinde bekledikleri destek de karşılık bulmayınca bu sefer tamamen bir saldırı haline dönüştürülmüştür.” Diye konuştu.

CENAB-I ALLAH, ‘İZİN VERMEYECEK’

Büyük Birlik Partisi olarak, ülkemizde ‘Birlik ve Beraberliğin’ ikame edilmesi adına ‘Doğru’ olan her siyaseti destekledik. Ve şunu gördük: Desteklediklerimiz siyasi yapılar, bu, ‘Doğru Duruşumuzla’, kendi beklentilerine duygusal olarak hitap ettiğimizi sandılar. Ve gelinen Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde şimdi onlar; KENDİLERİNE GÖRE bizim yaptığımız ÇIKIŞLARI olumsuz görmekteler. 22 yıllık siyasetin itibarı olan BBP’yi ve çıkışlarını basiretle algılayamayanlar, bizleri ‘BÖL, Parçala,Yut’ aforizması ile bir eylem içine girmişlerdir.

BUMERANG GİBİDİR!?

Size yapılmış olan olumsuz uygulamalar oldu diye, bu uygulamaları yapanların eylemlerini referans göstererek, aynı dehlizlerde yürürseniz o zaman bir topluma olan kininiz sizi kesinlikle adaletten uzaklaştırır ve istişareden ve danışmadan uzak bir anlayışla diktatör olur çıkarsınız.

Türk Milleti’nden yana saf tutatak Ekmeleddin İhsanoğlu’nu destekleme kararı alan Büyük Birlik Partisi’ne AKP hangi operasyonu yapıyor ?

Alperen Ocakları üzerinden kara propaganda yapan AKP ve yandaş medyası hangi kumpasın peşinde ?

“AKP FİTNE MERKEZİNE GİDEN ALPEREN OLAMAZ”

Camiamızda yaşanan bazı iç tartışmaları fırsat bilen AKP hükümeti partimizi karıştırmaya, Alperen Ocaklarımızı istismar etmeye çalışmaktadır.

AKP hükümeti kozmik odalarda hazırladıkları “Alperen Ocakları Erdoğan’ı destekliyor”, “Alperen Ocakları AKP Genel Merkeziyle hareket ediyor” kara propagandalarını ellerindeki devlet, medya ve istihbarat gücünü de kullanarak her yerde yayıyorlar.

Muhsin-i duruşa sahip hiçbir ocaklı hiçbir dava adamı fitne merkezi AKP Genel Merkezi’ne gitmez, gitmemiştir de. Gidenler de Alperen Ocakları’nın mensubu değildir. Fitne merkezine kimlerin gittiğini, kimlerin AKP ile işbirliği yaptığını camiamız zaten biliyor.

Başbakanlık ve AKP Genel Merkezi’nden talimat alan yönlendirilen istihbaratla da bağlantılı çalışan AKP’li fitne yuvaları kendilerine tahsis edilen özel merkezlerde ve ofislerde verilen her türlü teknolojiyi de kullanarak BBP camiasına, Alperen Ocaklarımıza gayri ahlaki yol ve yöntemlerle saldırmakta ve saflarımızda gedik açmaya çalışmaktalar.

AKP ALPERENLER’İ BİRBİRİNE DÜŞÜRMEYE ÇALIŞIYOR

AKP hükümeti hem sosyal medyada hem yazılı ve görsel medyada partimize, hareketimize karşı linç kampanyaları düzenlemektedir.

AKP’li troller kendilerini sosyal medyada, sanal âlemde BBP’li ve Alperen diye göstererek davamıza hareketimize nifak sokmaya, dava arkadaşlarımızı, Alperen evlatlarımızı birbirine düşürmeye çalışıyorlar.

Alperen Ocakları kapatılsın diyenler, ocaklarımızdan rahatsız olanlar da bu süreçte hemen gün yüzüne çıkmış, AKP yandaşı olmuşlar, AKP’nin ve Erdoğan’ın muhafızlığına soyunmuşlardır. Nifak ve bozgunculuk yapanlar her zaman kaybetmiştir ve silinip gitmişlerdir.

Alperenlerin partisi BBP’dir. Alperenler partimize, davamıza hareketimize kumpas kuran şer merkezlerinin heveslerini kursaklarında bırakacaktır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın!

‘SÖYLEMLER BAŞBAKANA YAKIŞMIYOR’

Kendisini siyasette üslubuna dikkat etmiş bir kişi olarak belirten Karabulut, “Asla üslupsuzluk, siyasi ahlakın ve nezaketin kuralları dışına çıkmadık. Asla istismarda, istismarcılıkta yapmadık. Ben bütün bu kararları açıklarken bugün söylemeye mecbur kaldığım bu sözleri de ekleyebilirdim. Ne diyor rahmetli Genel Başkanımız; “Bakın daha yakınlara Yeni Ortadoğu haritaları yayınlanırdı. Şimdi ise AKP’nin ‘biz de bunun bir parçasıyız’ dediği Büyük Ortadoğu Projesi kapsamına alınan Türkiye için işte bu ifade ettiğim haritalar yayınlanmaktadır. Ortadoğu’da daha çok etnik, mezhebi çatışmaya kan, kin ve nefretle kavgaların çoğaltılarak istikrarlı bölünmelerle, kontrollü istikrarsızlıklarla Ortadoğu’yu yönetme amacını taşıyan BOP’un bir parçası hatta onun Eşbaşkanı olduğunu söyleyen Sayın Başbakan, Asla bu düşüncesiyle Cumhurbaşkanı olamaz!” Şimdi bu benim sözüm değil. Bunu neden ve niye söylemek zorunda kaldım. Biz bu karar açıklandıktan sonra Başbakan büyük bir hazımsızlıkla ve siyasi ahlaka ve nezakete uymayan, demokratik hiçbir unsur içermeyen bizim tercihimizi, tavrımızı hazmedememiş bir tavır ile bize saldırdı. 12 yıllık iktidarı döneminde doğruların yanında durmuş Büyük Birlik Partisine saldırdı. Kime saldırdı, Muhsin Yazıcıoğluna saldırdı. Ne diyor; ‘Parti olarak zaten bitmişlerdi. Ölünce Sivas’ı kazandılar, sonra sıfıra düştü diyor. Sıfır dediği de yüzde 30. Keçiörende de düşmanca tavırlar sergiledi. ‘Burada da Büyük Birlik Partisi diye bir parti çıkmış diyor.’ Senin partin 12 yaşında benim partim 22 yaşında. Edep yahu. Sen Büyük Birlik Partisini yeni mi duydun? İşine gelince kardeşlerimiz, işine gelmeyince yeni çıkmış.  Bu söylemler Başbakana yakışmıyor. Kullandığı ifadeler çok çirkin. Ne diyor; ‘Mirasına ihanet, hatırasını ayaklar altına alma, kemiklerini sızlatma, karnı genişlik, zavallılık ve ilkesizlik’ olarak adlandırıyor bu kararımızı. Biz Recep Tayyip Erdoğan’a destek açıklasaydık, mirasına sahip çıkmış, hatırasını ayaklar altına almamış, kemiklerini sızlatmamış, en ilkeli ve iyi bir partiydik. Vallahi bizim 22 yıllık siyasi tarihinde duruşumuz ortada. Hep devletin, milletin, ilkelerimizin ve doğrularımızın yanında durduk.”

‘HERKES HADDİNİ BİLECEK’

Karabulut, “Sayın Başbakan ilkesizlik arıyorsa dönsün kendi siyasi tarihine ve geçmişine bir baksın. Hangi ilkesizlikleri yapmış. İki seçim öncesi kendisine ‘hırsız, bu hırsızlardan hesap soracağım’ adam şuanda genel başkan yardımcısı. AK Partiye katılmadan önce ‘sizin başbakanınız siyonist İsrail’in kucağına oturuyor’ diyen adam şimdi Genel Başkan Yardımcısı sayın başbakan. Sen mi karnı genişsin, ben mi karnı genişim?” Bu örnekleri yüzlercesine çıkarabiliriz. Nereden çıkarıyor karın genişliği. Türk Solu Dergisini Ekmeleddin İhsanoğlu eline almış ve havaya kaldırmış. O Türk Solu Dergisini havaya kaldırmış, sen bütün solu ayağa kaldırdın. Ölmüşleri bile ayağa kaldırdın. Herkes haddini bilecek. Büyük Birlik Partisinin bu kararını herkes sindirecek ve hazımsızlık yapmayacak.” şeklinde konuştu.

‘MERHUM GENEL BAŞKANIMIZI BİLE İSTİSMAR EDİYOR’

“Merhum Genel Başkanımızı biz istismar etmiyoruz sen istismar ediyorsun.” Diyen Karabulut, “ Aynen Turgut Özal’ı yaptığın gibi aynen Menderes’i yaptığın gibi, herkesi. Fark etmiyor sağ, sol. Ahmet Kaya’yı da yapabiliyor, Şivan Perver’i de yapabiliyor. Said Nursi’yi de yapabiliyor. Şuanda en çok saldırdığı Fethullah Gülen yarın ölse aradan beş sene geçse hiç şaşmam Fethullah Gülen’i de burada referans yapabilir. Açık ve net olarak söylüyorum hiç şaşırmam.” İfadelerini kullandı.

‘CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ SONUNA KADAR KULLANACAKLAR’

Karabulut : “Bizim kurullarda aldığımız bu kararları itibarsızlaştırma, tesirsiz hale getirmek için tabi ki iktidar partisi tarafında yürütülen bir operasyonla el atılmış ve kumpas kurulmuştur. Büyük Birlik Partisini bölerek, parçalayarak yok etmektir. Bütün dava arkadaşlarını bunu böyle bilmesi gerekir ve ona göre davranması lazım. Bu Büyük Birlik Partisine yürütülen bir kumpastır. Bölüp, parçalayıp yok etme hareketidir. Bunu başarmalarına biz buradayken asla müsaade etmeyeceğiz.”

‘NEFİSLERİNE YENİLDİLER’

Karabulut konuşmasını şöyle sürdürdü: “En son yaptığımız büyük kurultayda beklentileri karşılanmayan, istedikleri görevlere gelemeyen bazı arkadaşlarımız maalesef nefislerine yenilerek bu sürece alet olmuşlardır ve olmaya devam etmektedirler. Haksız ithamlarla ilerde kendilerinin de mahcup olacağı bir takım tezviratlarla bunu yapmaktadırlar. Aynı şekilde Alperen Ocakları üzerinden partimizin bu kararını itibarsızlaştırma, tesirsiz hale getirmek için bir çalışma başlatılmıştır. Bunun bilgileri bizde var. Kimler yapıyor, kimler irtibatta bunların hepsini biliyoruz. Zamanı gelince bunları da ifşa edeceğiz. Bizim önceliğimiz birliğimiz beraberliğimiz korumak. Onlarla aynı seviye düşmeyeceğiz. Kurulan bu tezgâhın bir parçası olmayacağız. Alperen Ocakları bizim gönül bağı içerisinde olduğumuz bir kurum. Arkadaşlarımız burayı vakfa dönüştürdü. Birileri bundan rahatsız oldular. Alperen Ocakları’nın bu dönüşümüne rıza göstermediler, engel olmaya çalıştılar ve hala da engel olmaya çalışıyorlar. Alperen Ocakları’nın bir mütevelli heyeti var. Kendilerine dikta edilen, ellerine verilen metin okunurken bu açıklamadan ya da bu metinden Alperen Ocakları mütevelli heyetinin 15 üyesinin hiçbir tanesinin haberi yok, açıklayan kişiden başka. İl temsilcilerinin hiçbir tanesinin haberi yok. Apar topar sırf Büyük Birlik Partisine zarar vermek ve kararımızı itibarsızlaştırmak ve parti içerisinde huzursuzluk çıkartmak adına yapılmış bir harekettir. Tüm arkadaşlarımıza çağrımız şudur; biz sabırlı olacağız. O kullanmaya çalıştıkları arkadaşlarımızın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra işleri bitecek. Herkes aklını başına alsın.”

‘SAYIN BAŞBAKAN PARTİMİZDEN ELİNİ ÇEK’

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a da seslenen Karabulut şunları kaydetti: “Sayın Başbakana şunu söylemek istiyorum; biz 1995’de Anavatan Partisi ile koalisyon yaptık, meclise girdik Refah Partisini iktidar yaptık. 28 Şubat sürecinde kendilerinden önce biz dik durduk. Tanklar namlusunu bize ve Muhsin Yazıcıoğluna çevirmemişti ama Namlusunu Millete döndüren tanka selam durmam diyen Muhsin Yazıcıoğlu ve Büyük Birlik Partisi oldu. 2010 referandumunda Mustafa Destici iyi adamdı. Bütün gazetelerinde Mustafa Destici’ye ve Büyük Birlik Partisine övgü var. O gün nasıl doğru yerde durduysak ve doğruyu yaptıysak bugünde doğru yaptığımızı ve doğru yerde durduğumuzu belirtmek istiyorum. Bu kararımızın istişareler üzerinden yapıldığını herkes biliyor. Bunun aksini söyleyen yalan söylüyor, bunu bir hesap üzerine söylüyordur. Sayın Başbakan, Büyük Birlik Partisi ülkesi, milleti için siyaset yapan bir partidir. Vatanı, milleti, inandığı değerleri söz konusu olduğu zaman hiçbir zaman şahsi ve parti çıkarı düşünmemiştir. Sayın Başbakan elini Büyük Birlik Partisinden çek. Sen ya da kurmayların Büyük Birlik Partisine başlatmış olduğunuz bu kumpasa ve operasyona son verin. Cumhurbaşkanı olmayı hedeflemiş, 75 milyon kişinin Cumhurbaşkanı olacağım diyen bir kişi bu tezgâhı kuramaz. Biz bunun böyle olmadığına inanmak istiyoruz. Bunun böyle olmadığını da Başbakan tarafından açıklanmasını istiyoruz. Bizdeki bilgiler ve fotoğrafa baktığımız zaman bunun böyle olduğu çok açık ve net. AK Partili seçmenlere de seslenmek istiyorum. Biz kardeşiz. Bizim AKP ile AKP seçmeni ile AKP’ye gönül veren kardeşlerimiz ile hiçbir problemimiz yok. Aynı Kıbleye dönen, aynı secdeye baş koyan aynı milletin ferdiyiz. AKP’li kardeşlerimizin de bizim bu kararımızın şahıslar bazında değil, ilkelerimiz bazında verilmiş bir karar olduğunu bilmelerini ve onların saygı göstermelerini istiyorum.”

‘SIFIR PROBLEM DEDİLER, SIFIR KOMŞU KALDI’

Filistin ve Gazze de yaşanan katliamı da değerlendiren ve İsrail’e sert tepki gösteren Karabulut, “Ramazan ayı da diğerlerinden farklı geçmedi. İslam Coğrafyasının pek çok bölgesinde özellikle Ortadoğu da, Suriye ve Irak olmak üzere maalesef yine kan ve gözyaşı var. En acı olanı da Müslümanların birbirini öldürüyor olması. Ortadoğu’daki gelişmeler Büyük Ortadoğu’nun Projesi olarak bizim hükümetin ve dışişlerinin komşularla sıfır problem diye başlattığı öngörüsüzlüğün ve stratejinin neticesi olarak kim kaybetti kim kazandı diye bölgeye baktığımız zaman, bölgede Müslümanların ve Müslüman İslam Devletlerinin kaybettiği çok açık ve aşikârdır. Başta İsrail olmak üzere batınında kazandığı çok açık bir şekilde ortada. Türkiye’yi yönetenler iyi niyetli bile olmuş olsalar, getirdikleri sonuç ve tablo ortada. Esed ile onlar kol kola ve diz dizeyken, aile fotoğrafı verirken de biz Esed’in katil olduğunu ve oradan gitmesi gerektiğini söylüyorduk. Öyle bir yanlış politikalar izlediler ki, şimdi Suriye’nin içine düştüğü durumda İsrail’e yaradı. İsrail batı ve Amerika silah teknolojisine sahip, diğer taraftan ise Suriye Çin ve Rus silah teknolojisine sahip. Orada bir denge unsuru olarak bulunuyordu. Ama şuanda orada denge unsuru ortadan kayboldu ve Gazze ve Filistin tamamen savunmasız bir hale dönüştürüldü.” Dedi.

‘ACİL EYLEM PAKETİNİ ÖNERİYORUZ’

Karabulut konuşmasını şöyle sürdürdü: “3 Yahudi gencin kaçırılması ile ilgili başlanan ve alt yapısı hazırlanan bu tezgâh sonuncunda Gazze günlerce bombalanmaktadır. Kara harekâtının başlaması ile birlikte yüzlerce Müslüman kardeşlerimiz şehit edilmektedir. Her ne kadar hükümetimizin izlediği bu politikalardan sonra arabuluculuk adına hiçbir sıfatı ve şansı kalmamış olsa da sırf iç politikaya yönelik olarak 5 maddelik bir öneri paketi açıkladılar. Büyük Birlik Partisi olarak biz içeriğinin doğru olduğunu ve desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Fakat bunun yetersiz olduğunu ifade ediyoruz. Hükümetin asıl kendisinin yapması gereken samimi ise 5 maddelik bizde acil eylem paketini hükümete öneriyoruz.

1 -Derhal İsrail’e nota verilmeli.

2 -Türkiye’deki İsrail elçilikleri ve konsolosluğu kapatılmalı. İsrail’dekiler de geri çekilmeli.

3- Askeri, ticari, kültüreli, sportif faaliyetler acilen durdurulmalı.

4 -İslam Dünyası, İslam Dışişleri Bakanları, İslam İşbirliği Teşkilatı, çok acil bir şekilde toplantıya çağırılarak, İsrail’e karşı acil bir eylem planı gerçekleştirilmeli.

5- Madem tarafsız, taraf olduğumuzu adam gibi gösterelim. Karınca Hz. İbrahim’i yakmak için yakılan ateşi söndürmek için su taşıyor. O zaman sen de iki tane F 16 uçağını Telafer semalarında uçur bir bakalım.  Bu işler boş atıp tutma ile kuru gürültüyle olmuyor.

Bu beş maddeyi hangi hükümet, hangi dışişleri, bir gün sonrasını öngöremeyen hükümet mi? Dışişlerimi yapacak? IŞİD Suriye’den kalktı, Musul’a doğru yürüyor, herkes konsolosluğunu, görevlilerini çekiyor, sadece Türkiye Cumhuriyetinin görevlileri kalıyor orada. Türkiye nerede? Türkiye Antarktika da bir ülke ki gelip oradaki konsolosluk görevlilerini alamıyor. Musul helikopterlerimize 15 dakika, uçaklarımıza 7 dakika, tanklarımıza 1 yada bir buçuk saatlik mesafede. 3 tane nakliye helikopterinin yanına Kobra Helikopterleri de koyup oradaki görevlilerimizi alıp gelirdin. Ama getirilmedi. Türkiye burada kendisini bloke ettirdi. Çünkü Kerkük’ün Peşmerge’nin alması gerekiyordu. Eğer rehineler olmasaydı Türkiye iç kamuoyu, ‘sen nasıl Kekük’ü Peşmergelerin insafına bırakırsın’ diyecekti. Ya da nasıl Musul’un işgaline sessiz kalırsın, ya da Telafer de, Tuzhurmatu, Türkmen kadınlarının tecavüz edilmesine, Türkmen gençlerinin öldürülmesine nasıl sessiz kalırsın ey Tayyip Erdoğan. Fırat’ın kenarındaki kuzuyu söyleyen Tayyip Erdoğan diyecekti bunları. Onun için bloke ettirdiler. Tereyağından kıl çeker gibi çekecekti. Hani nerede, ne oldu? Aynen dağa kaçırılan çocuklar gibi. Ne oldu, A, B, C, planlarımız vardı? Nerede kaldı o planlar, çocuklar? Türkiye milletinin hafızası ve kamuoyu ile alay ediliyor. Her gün yeni bir gündem ile bunlar geçiştiriliyor.”

‘BU DÜNYA DA SORULMASA BİLE SONSUZ HAYATTA SORULUR’

“İçerde ve dışarda Türkiye’nin manzarası ortada.” diyen Karabulut: “12 yıl sonra demokratikleşme adına geldiğimiz sonuç ortada. İmam Hatip Okullarının açılmasını başından bu yana savuna gelmiş ve bundan büyük bir mutluluk duymuş başörtüsü özgürlüğünden dolayı bunun mücadelesini vermiş bir siyasi hareket olarak şunu da soruyoruz; demokrasi sadece bunlardan mı ibaret. Türkiye’de 75 milyonun demokratik hakları nerede? Yeni sivil, demokratik anayasa nerede? Siyasi partiler, seçim kanunundaki adaletsizlikler neden giderilmiyor? Çok büyük bütçeler ile çok büyük maliyetler ile güzel yerel hizmetler yaptılar. Belki de Türkiye’nin bugüne kadar hiç karşılaşmadığı yolsuzluk çerçevesinde bunu gerçekleştirdiler. Bunu da şuanda örtüyorlar ama nereye kadar.  Gerçeklerin bir acı tarafı vardır, oda bir gün gün yüzüne çıkar. Bir gün mutlaka hesabı sorulur. Burada sorulmasa bile sonsuz hayatta sorulur. Herkesin bunu bilerek hareket etmesi gerekir.”

 

“Her alanda haksızlık ve hukuksuzluk var. basın hürriyetine darbe vurulması, basın arasında ayrımcılık yapılması demokratik düşünebilen insanların yapabileceği bir şey değildir. Ceberrut insanların yapabileceği bir şeydir. Medya arasında ayrımcılık yapılmasını yanlış buluyorum. Basın hürriyetine vurulmuş bir darbe olarak değerlendiriyorum. Özellikle Türkiye’yi yönetenlerin pozisyonundaki insanların bu konuda daha duyarlı ve hassasiyet göstermeleri gerekir. Basının haber alma özelliğini kimse engelleyemez. Engelleme hakkı da yoktur. Siz hem Avrupa Birliği uyum yasalarıyla Batı’ya gidip taahhüt vereceksiniz, öbür taraftan haberlerinizi sizin istediğiniz gibi servis etmiyor diye basın toplantınızdan muhabir çıkaracaksınız.’’ diye konuştu.

Konuşmasında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ayrımcı tavırlarına da dikkat çeken Karabulut, “Bir cumhurbaşkanı şunu nasıl söyler? Sen Alevisin, ben Sünniyim, sen Zazasın ben Türküm, o Kürt, öbürü Boşnak. Bunu nasıl söyler? Aklım hafsalam almıyor.’’ dedi.

Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun ‘proje adam’ olduğu ve Batı sermayesinin arkasında durduğu iddialarına tepki gösteren Karabulut “Sermaye arkasında olan adamın bilboardı yok, televizyonda reklamı yok. Sizin 100 reklamınız var, Ekmeleddin beyin bir reklamı var. Sermaye nasıl arkasında? Her şey ortada. İstanbul sermayesi, baronlar, batı sermayesi İhsanoğlu’nun arkasında ise niye sizin 10 katı billboard, 100 katı fazla reklamınız var?’’ diye sordu.

“1950 DÖNEMİNİ ELEŞTİRENLER AYNAYA BAKSIN”

Genel Başkan Yardımcısı Karabulut demokratik olarak değerlendirilemeyecek bir yönetim biçimiyle karşı karşıya olunduğunu söyleyerek ‘’Biz de o dönemden şikayetçiyiz ama 1950 öncesine gönderme yapanlar, eleştirenler, dönsünler aynaya baksınlar. Şu anda 1950’den sonra Türkiye en ceberrut, şantajcı, en tehditçi benden olmayan yaşamasın dönemini yaşıyor.’’ dedi.

‘’TÜRKİYE TÜRKMEN BÖLGESİNİ IŞİD VE PEŞMERGEYE PEŞKEŞ ÇEKTİ’’

Türkiye ile IŞİD’in, rehine olayında birlikte hareket ettiği iddialarının olduğunu ifade eden Karabulut ‘’İnşallah bu iddialar doğru değildir. Eğer bunlar cumhurbaşkanı seçimlerinden birkaç saat veya birkaç gün önce bırakılırlarsa bu iddiayı dile getirenlerin haklı oldukları gibi bir durum ortaya çıkar. Türkiye Türkmenlerin bölgesinin bir kısmını IŞİD’e, bir kısmını da Peşmerge’ye adeta peşkeş çekti.’’ şeklinde konuştu.

“İSRAİL GAZZE’Yİ VURURKEN BİZ İSRAİL’DEN GELEN TURİST SAYISIYLA ÖVÜNÜYORUZ’’

Türkiye başta olmak üzere İslam ülkelerinin de duyarsızlık konusunda, eylem noktasında Batı’dan çok da farklı bir tavır sergilemediğini belirten Karabulut ‘’Özellikle kendi ülkemiz açısından bunu değerlendirdiğimizde hep dengelerden bahsedildi. İsrail’e ciddi anlamda bir nota verilip İsrail’le ilişkiler kesilmedi. İsrail Gazze’de, binlerce Filistinli’yi öldürürken, biz iç medyada İsrail’den gelen turist sayısının fazlalığıyla övünüyoruz. Suriye’de ölenlerin 100’ü bile bulmadan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Suriye’de yaşayan insanların öldürülmesine müsaade etmeyeceğiz’ dediğini hatırlatarak ‘’Yüzlerce kişi olmadan bunu söylediniz. Şu an yüzbinlerce kişi öldü. Nasıl müsaade ettiniz? Suriye’nin bu hale gelmesinde sizin hiç vebaliniz yok mu?’’ sorusunu yöneletti.

Bakın size bir hatırlatma yapacağım. Ahmet Necdet Sezer, DSP’nin cumhurbaşkanı adayı. DSP’yle Ahmet Necdet Sezer’i cumhurbaşkanı adayı olması için önerenler kimler biliyor musunuz? Bugünkü AKP’yi oluşturan o günkü 60 Fazilet Parti’li milletvekili arkadaşlar. Bunların başında, bir Abdullah Gül, iki Bülent Arınç, üç Cemil Çiçek, dört  57 adet bugünkü AKP’li milletvekili. Bu arkadaşlar, hem Ahmet Necdet Sezer’i öneren kişiler arasında yer alıyorlar hem de yapılan seçimde tam destek vermek suretiyle Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanı olmasını sağlıyorlar.”

 

Unsal-karabulut

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 2 Yorum
  1. a.mehdi öz-almanya dedi ki:

    sn karabulut bey son seçim olan c.başkanlığında,sn r.t.erdoğan.21 milyon oy aldı,!!!,gerekçeli kararı
    açıklarmısınız.!!!,bu millet her şeyi biliyor artık,lütfen mübaala yapmayınız,lütfen,.esen kalınız.

  2. Sinan Bayram dedi ki:

    Bu adam bayburtlumu diye düşünmeye başladım böyle çıkışları bayburtlular pek yapamaz kanımca. Merhum Yazıcıoğlunun duruşunu günümüzde serrgilemek sayın karabulutun da dediği gibi oy partisi değil misyon partisi olduğğunu gösteriyor. Allah yardımcınız olsun.